27 Şubat 2011 Pazar

Paul Smith - Paul Smith Men (2000)

"Çok hafif, yeni kesilmiş çimen kokusunu andıran, sulu tatlılıkta yeşillik kokusu gibi düşünün.."


Bahara hazırlık yaparmışcasına hafif kokulardan devam ediyoruz. Sıradaki parfüm, bu arenada yeni bir üretici olan Paul Smith' in ilk parfümlerinden Paul Smith Men. 2000 çıkışlı parfüm; odunsu çiçeksi misk tipinde ve gayet hafif bir koku.

Paul Smith Man' in harmanı:

üstte: portakal, lavanta, fesleğen, bergamut
ortada: zencefil, menekşe yaprağı, incir, sardunya, sümbül
altta: sandal ağacı, misk, meşe yosunu, kabe samanı

notalarından oluşuyor. Standart bir harman. Öne çıkan ya da rahatsız eden bir görünüşü yok. Notalar genel olarak gayet doğal, misk sentetik misk olmasına rağmen herhangi bir rahatsız ediciliği yok. Fakat sentetik kokmasa da, bir garip, olmamış kokuyor. Harmana baktığımda kokuyu bozanın ne olduğunu bulmak benim için hiç zor olmadı. Güzelim Salvatore Ferragomo'yu da mahveden sabıkalı bir notaydı bu, benim dayanamadığım, harmanlarında olduğunu gördüğüm tüm parfümlerden uzak durmam gerektiğini öğrendiğim notaydı: incir. 


Evet kişisel bir tercih, parfümde incir; adaçayı ile birlikte en sevmediğim ve bana en itici gelen notalardan. Çok az miktarlarda kullanılırlarsa idare edebiliyorum. Ancak yoğun miktarlarda olduğunda benim için parfümü çekilmez yapıyor. Kendisinin bildiğiniz buruk, yağlı, garip tatlı kokusu içimi kaldırıyor parfümde. Bu biraz da incir notasının fazla agresif ve harmanı ele geçirebilen bir nota olmasından kaynaklı.

İşte bu noktada, Story'den sonra bu parfümün de başarılı bir Paul Smith ürünü olmasını beklerken hayal kırıklığına uğradım. Kokladığınızda Paul Smith güzel notalara sahip, hafif ve yeşil bir koku. Ancak o incir notası, Salvatore Ferragamo' daki kadar olmasa da gene her daim harman üzerinde baskın ve statik. Dolayısıyla devamlı o sevmediğim garip sulu tatlılıkta kokuyor parfüm. Çok hafif, yeni kesilmiş çimen kokusunu andıran, sulu tatlılıkta yeşillik kokusu gibi düşünün. Aslında bu temalar hafif parfümler için güzel ancak o incirin yağlı tatlılığı benim için bütün işi bozuyor. Basenotes' ta birisi Fahrenheit' a benzediğini yazmış.  Özellikle o şekilde düşününce biraz benzediğini fark ettim ancak Fahrenheit' ın harmanı çok daha doğru ve dengeli. Kokusu da daha iyi diye düşünüyorum. Fahrenheit' i geçip, daha benzer yapıdaki yeşil yapılı başka parfümlere göre de bence tam olmamış yapısıyla geride kalıyor. 

Özetle; parfümde incir notasını sevmiyorsanız uzak durmanızı önerceğin bir koku. Her inceleme kişiseldir, bu incelemenin benim incir kokusuna olan düşüncelerimden dolayı iyice kişiselleşmiş olduğunun farkındayım ancak, ben gene de; genel olarak tam oturmamış harman ve kokuya sahip, pek öyle herkes tarafından beğenilemeyecek bir koku olduğunu bilmenizi isterim. Yani riskli bir parfüm.


Kalıcılığı ortalama, fark edilirliği iyi seviyelerde. Uygun yaş grubu 20-35 arası. Özellikle sıcak zamanlarda hafif ve soluk yeşil yapısıyla rahat ettirebilir. Bununla bereber her mevsime uygun. Genele önerim riskli ve tam olmamış kokusundan dolayı denemeden almamaları. İncir notasını seviyorsanız da Salvatore Ferragamo çok daha iyi bir parfüm. Kişisel fikrim ise vasat bir parfüm olduğu ve hafif bir koku arıyorsanız aynı markadan Story' nin kat kat daha iyi bir parfüm olduğu yönünde.

Rochas - Eau de Rochas Homme (1993)

"karakterinden dolayı biz Türklere kesinlikle parfüm diye satılamayacak bir koku.."


Rochas' ın pek bilinmeyen bu modeli 93 çıkışlı hafif bir turunçgil parfümü. Nispeten başarılı bir marka olmasına rağmen bu parfümün özellikle de bizde neden pek bilinmediğini birazdan göreceğiz. Ama önce harmana bakalım.

Eau de Rochas'ın harmanı:

üstte: aldehitler, misket limonu, mandalina, fesleğen, verbana, bergamut, limon
ortada: kişniş, karanfil, menekşe, frezya, yasemin, inci çiçeği (müge), gül
altta: amber, misk, meşe yosunu, kabe samanı, sedir


notalarından oluşmakta. Bir turunçgil parfümü olduğunu söylemiştim. Bu tarz parfümlerin ana özellikleri kuvvetli limon, bergamut ya da greyfurt ana temasına sahip olmaları ve bunları içeriklerindeki başka notalarla hafifçe derinden desteklemeleri, çok hafif olmaları, az fark edilir ve kalıcı olmalarıdır. Bu nedenle her ne kadar genelde elegant koksalarda turunçgil kokularını pek tercih etmem.

Eau de Rochas' ın harmanı; kağıt üzerinde bir turunçgil kokusuna göre oldukça zengin. Hatta fazla zengin. Ama pratikte öyle değil, orta ve alt harman yok gibi. Kaliteli kokuları olan Rochas' ın bu ürününün de bir Eau Sauvage kadar olmasada başarılı olmasını bekliyordum, ancak tam bir fiyasko oldu. Aslında parfüm kendi grubu için başarılı, hafif, doğal ve temiz harmanlı, herşey olması gerektiği gibi. Peki sorun ne?


Sorun şu; hani parfüm dağarcığı kıt olan kişilerin parfüm tabiri için üç tabiri vardır. Hafifse kolonya, ya da tıraş kolonyası, ağırsa hacıyağı. Böyle bir blog hazırlayan benim bu tarz tanımlamalar yapmadığımı biliyorsunuz. Ancak bu sefer ben de eau de rochas için bildiğiniz limon kolonyası tanımlamasını yapacağım. Fakat bu hafif klasik bir koku olmasından değil, bariz bildiğiniz, mulis türk limon kolonyasının tıpkısının aynısı kokmasından. :)



Evet, parfümü ilk sıktığımda gayet beklentiliydim. Rochas' tı, efendi bir turunçgil kokusu olduğu söyleniyordu, harmanı dolgundu. Bir tane olumsuz yorumu yoktu. Ama o da ne, bir limon patlamasıyla açılış yapan parfümde harmanda yazan amber, sedir, greyfurt, çiçek notalarının hiçbirini almıyordum. Sadece ekşi, çok canlı asidik bir limon kokusu ve sonraları ortaya çıkan çok çok az kabe samanı. Başka birşey yok. Ultra hafif ve uçucu. Yani elimde bildiğiniz anlamda şişelemiş azıcık süslü bir limon kolonyası duruyordu. İlk şoku atlattıktan sonra parfümün başka yorumlarını da inceledim. Başka yorumcular da harmanda yazan notaların çoğunun hiç hissedilmediğini, ancak açılıştaki canlı ve keslin limon notasının gayet güzel ve yeterli olduğunu yazmaktaydılar. O an kafama dank etmişti. Evet; bu övgüler yağdıran kişilerde bizde her yerde satılan limon kolonyası kültürü yoktu. Dolayısıyla ballandıra ballandıra bitiremiyorlardı. Bizde ise çok rahat söyleyebilirim ki bunu bir Türk'e koklattığınızda parfüm olduğuna inanmayacak ve "kolonya olm bu kazıklamışlar seni" diyecektir. Bu sefer kesinlikle haklı olacaktır.


Özetle; normalde sınıfı parfümlere göre çok hafif ve canlı yapısıyla öne çıkan, fazla uçucu olması ve harmanındaki yazılmış o kadar notanın hemen hiçbirini göstermeyen bir koku olarak da puan kaybeden ama gene de turunçgil grubu için hoş bir koku. Ancak; karakterinden dolayı biz Türklere kesinlikle parfüm diye satılamayacak bir koku. İnat edip alacaksanız şişelenmiş -lüks- bir limon kolonyası alıyor olacağınız bilin. 

Kalıcılığı ortalama altı, fark edilirliği kötü. Tipik kolonya. Uygun yaş grubu 16 ve üzeri. Her yaşa ve her mevsime uygun. Belki yabancı bir arkadaşınıza almayı düşünebilirsiniz ama gene o kadar başarılı değil. Kolonya kullanmayı seviyorsanız Paşabahçenin gayet güzel çeşitleri var. (Murat komşuma selam ederim). Yok düzgün br turunçgil kokusu istiyorsanız şimdilik Eau Sauvage' dan şaşmayın. Tavsiye etmiyorum.


Ferrari - Passion (2005)

"Çakma gio' lar, isseyler daha başarılı.." 


Bir başka Ferrari parfümü, black' ten sonra şüpheyle yaklaşılacak ve bu şüpheyi de hak eden bir parfüm. Ne demek istediğimi anlamışsınızdır. 2005 çıkışlı parfüm aromatik yapıda.

Ferrari Passion' ın harmanı:

üstte: greyfurt, limon
ortada: servi, lavanta, kimyon, kakule
altta: silhat, sedir
 
notalarından oluşuyor. Sade bir harman. Fazla detaya girilmemiş. Ki unutmayın harmanı detaylandırmak çok büyük risktir. Ekleyeceğiniz her nota işi berbat etme riskini de arttırır. Dolayısıyla basit ya da yeni üreticiler ilk parfümlerinde bu tarz sade harmanları seçerler. Tabi ki harmanın sade olması kötü bir şey değil. Sade olsun güzel olsun. Peki Passion' da böyle  mi?

ya ya, ne demezsin..

Hayır değil. Ferrari black' i beğenmediğimi oldukça vasat bulduğumu biliyorsunuz. Passionda hiç farklı değil. Harmanı son derece yapay ve kalitesiz. Ucuz ve basit kokuyor. Hafif ve fresh tip bir koku. Başta hafif limon eşliğinde çok bastırılmış ve aşırı sulu, rutubetli odunsu koku diye tabir edilecek bir kokusu var. Hiç sevilecek, beğenilecek, matah yönü olan bir koku değil. İlkokul öğrencisine hazırlatılmış gibi. Çakma gio' lar, isseyler daha başarılı.

Tabi ki Ferrari' den bir Clavin Klein, YSL kalitesi beklemiyordum, ama günümüzün son çıkan lacoste, boss ürünlerinden dahi sentetik ve basit kokulu bir parfüm olacağını da beklemezdim. Böyle yaparak tek yaptığı adını kötülemek oluyor. Sen gel dünyanın hayran olduğu arabaları üret, sonra 3. sınıf merdiven altı üretimi kalitesinde parfümler çıkar. Para hırsı böyle bir şey demek ki. Her şeye atlayınca olmuyor, bildiğin şeyde uzmanlaşacaksın.


Özetle hiç abartmadan gayet kötü, sırt parfüm de üretiyorum denmek için çıkarılmış vasat, her kuruşunuza yazık olacak basit bir koku. Bunun beşte biri fiyatına alacağınız axe parfümler daha fazla karaktere sahip. Şüpheniz mi var, para sizin.

Kalıcılığı ve fark edilirliği vasat. Uygun yaş grubu 20-30 arası. Hafif bir koku olmasından dolayı her mevsim kullanılabilir. Fiyatını kesinlikle hak etmeyen basit kokusundan dolayı uzak durmanızı tavsiye ediyorum. 

20 Şubat 2011 Pazar

Hermes - Terre d' Hermes (2006)

"Terre'yi, terre yapan tek olması.."
 


Bir süredir bu parfüme doğru düzgün bir inceleme yazabilmenin stresini yaşıyordum. En baştan gerek bu parfümün, gerekse bu incelemenin standart gündelik parfüm kullanıcılarına yönelik olmadığını belirteyim. Parfümü hobi seviyesine çıkardıysanız da bu inceleme size göre değil. Eğer zevk statüsüne getirdiyseniz o zaman hoş geldiniz. Uzun bir inceleme olacak, zevk alacağınızı umuyorum..

Hermes markasının düğer ürünleri beni ilgilendirmiyor. Ben parfümleri ile ilgileniyorum. Kalitesi ve misyonuna göre 60 yıldır parfüm üreten oldukça genç bir firma olmasına rağmen, bugün hermes parfümleri hangi modeli olursa olsun adları saygı ile anılan ürünler. Çok daha köklü bir parfümevi olan Guerlain bana göre hermes' in doğrudan rakibi. İki markanın parfümlerinin kalitesi birbirlerine çok yakın. Hermes' in tecrübesi daha az olmasına rağmen dönemin en iyileri ile çalışarak her seferinde sağlam parfümler yapmayı başarıyor. Hermes, Guerlain ile birlikte benim yarı niş markalar olarak tanımladığım üreticilerden. Bunların altında Yves Saint Laurent ve Gucci, üstünde Creed ve Comme des Garçons var. Yani çoğu ürünlerinin kaliteleri pahalı üst sınıf parfümlere yakın, ancak fiyatları yarı ya da üçte biri civarında. Bunları aslında parfümü artık zevk meselesi haline getirmiş sizlere anlatmam abes biliyorum, ancak hala inatla okuyan diğer meraklılar varsa diye yazmadan edemedim. :)



Evet, blogda bir ilk olarak bu parfüm için, kullanıcı kitlesini kesin bir çizgi ile çizmek istiyorum. Ödül almış, çok populer olmuş, her yerde sahteleri çıkmaya başlamış bir koku olabilir. Ancak bu Terre' nin herkese uygun olmadığı ve ciddi deneyimli kullanıcılara yönelik üretildiği gerçeğini değiştirmiyor. Ha siz hala inat mı ediyorsunuz?, o zaman sonuç büyük ihtimalle bir zamanlar benim de yapmış olduğum gibi "çürük portakal kabuğu kokusu gibi" yorumu yapıp burun bükmek olacaktır.

Önce teknik analizini yapalım. Terre d' hermes 2006 çıkışlı baharatlı odunsu bir koku. Ancak bu sadece temel olarak böyle. Çünkü bu parfümün tam karakterine uygun bir koku grubu şu anda yok. Çıktıktan bir süre sonra bir çok başka parfüme ön ayak olan bu tarz, bizde saçma bir şekilde "dünyevi" ya da "topraktan gelen" şeklinde çevireceğimiz "earthy" parfüm sınıfını yakında literatüre sokacak gibi. Bu sınıfın özelliği hayvansal nota içermeyen ve hava, su, odun, toprak ve toprakta bulunan çeşitli minerallerin bir kombinasyonu olması. -Toprakta bulunan herşey, toprakta yetişen herşey- Özeti bu. Harmanına bakalım:

Terre d' Hermes' in harmanı:

üstte: greyfurt, portakal, çakmaktaşı
ortada: kara biber, pembe biber, sardunya, silhat
altta: sedir, kabe samanı, asilbent


notalarından oluşuyor. Açıkca görüldüğü gibi pek alışıldık olmayan bir harman. Hiç bir hayvansal nota yok. Ama çakmaktaşı gibi esrarengiz bir nota var. Zaten işte o esrarengiz çakmaktaşı notası da terre'yi ya sev, ya terket kokusu yapan yegane nota. Harman çok farklı ve kendine has. Harman, kendi içerisinde gayet iyi kaynaşmış olsa da, üst notalar her daim baskın notalar ki bu parfümlerde çok az gördüğümüz bir durum. Bunu sağlamak büyük ustalık gerektiriyor. Notalara özellikle dikkat etmezseniz aldığınız kokular; portakal, greyfurt, çakmaktaşı(ki bilmiyorsanız ilginç, koyu buruk, yeşil merhemsi bir koku hissiyatı veriyor), buruk odunsu notalar şeklinde. Ben hiçbir şekilde asilbent'i almıyorum. Belki bendeki şişeden, belki geçrekten çok hafif olmasından. Bu yazdıklarım harmanı bilmeden aldıklarınız. Harmanı bilerek koklarsanız fazladan sardunya, sedir, kabe samanı ve silhat notalarını da alabilirsiniz. Benzoin gene yok. Tüm notalar son derece doğal ve organik. Sentetiklik yok. Ancak önemli bir noktaya değineyim.
  

Terre'nin bazı şişelerinde sardunya daha az miktarda, silhat ve kabe samanı daha yüksek miktarda. Bunlarda portakal daha öne çıkıyor ve bu yeşil sabunsu notalarla birleşip daha tatlımsı ve neşeli bir koku ortaya çıkıyor. Bazı şeşelerinde ise sardunya çok daha yüksek miktarda ve kokuyu genel bir koyu, acımsı, buruk odunsu notalar ve çabuk sönen portakal izliyor. Bazı versiyonlarda çakmaktaşının kendine has keskin, sanki merhemsi kokusu buram buram yayılırken, bazılarında ilk açılıştan sonra sönük kalıyor. Ne yazıkki bu durum terre'nin en önemli sıkıntısı tam sabit bir şekilde gelmiyor. Şansınıza göre elinize bu kombinasyonlardan biri geçecek. En ideali silhat, kabe samanı ve çakmaktaşının daha yoğun hissedildiği daha canlı ve turunçgilimsi olan versiyon. Eğer elinizdeki böyleyse onu çok iyi koruyun, hayatınızda edinebileceğiniz en iyi kokulardan biri. Diğer versiyonlardan gelmişse yapacak birşey yok, kaderinize razı gelin, benim ikinci şişemde yaşadığım gibi. Bu arada parfümün 2009'da edp versiyonu da çıktı. Bu versiyonda ne oldu, neler değişti, hangi notalar kuvvetlendi bilmiyorum.



Harmanı geçtikten sonra kokusuna gelelim. İşte burası Terre'yi özel yapan kısım. Çok özel, kendine has bir kokusu ve karakteri var. Gerçekten topraktan geldiği izlenimini uyandırıyor. En kaba şekliyle; çürük portakal kabuğu gibi açılışa sahip, en basit şekliyle tanımlamam gerekirse; acımsı, buruk, yarı kuru portakal, koyu buruk odunsu notalar. Terre d'Hermes buruk bir parfüm. Yani bir CK escape gibi tatlı, canlı, meyveli güzel bir açılış beklemeyin, yüzünüze şamar yemiş gibi olursunuz. Yarı köşeli, buruk, gizemli bir kokusu var. Mineralli yapısını hissettiriyor. Tam olarak nasıl koktuğunu söyleyeyim:

Bir portakalı kesip toprağın üzerine koyun, orada biraz çürümesine izin verin. Daha sonra portakalı kaldırıp o toprağı avucunuza alıp koklayın. İşte tam böyle kokacaktır. Biliyorum hiç çekici gelmedi değil mi? Ancak gerçekten kendi burnunuzla koklamanız gerekiyor. Böyle tanımlanan bir kokunun bu kadar çekici olabileceğini kim tahmin edebilirdi? 



Standart bir teknik anlatım yapmam gerekirse, parfüm ilk sıktığınızda greyfurt ve portakalın hafif tatlı ama çok da canlı olmayan kokusuyla açılıyor. birkaç saniye içerisinde hemen çakmaktaşı ve sardunya kuvvetli biçimde bunları baskılıyor. Çakmaktaşı bir yeşil merhemmişcesine ilginç mineralimsi bir koku yayarken, sardunya kokuyu acılaştırıp, buruklaştırıyor. İşte hermes'e o koyu, buruk, acımsı havasını bu iki nota veriyor. Biberler çok etkin değiller. Ama pembe biberin o mis gibi kokusunu hermeste bulamadığımı söyleyeyim. Daha iyi bir pembe biber notası kullanılabilirdi. Neyse, sardunya kokuyu buruklaştırdıktan sonra koku yavaşça statik bir hale geçiyor. Üstte greyurt ve portakalın azalmış ama sabit kokuları, çok hafif çakmaktaşı(bazı versiyonlarda kuvvetli), sardunya ve çok az biberle buruklaştırılmış durgun odunsu notalar. Sedir notasının da yarı buruk aromatik bir kokuya sahip olduğunu düşünürsek hermes için kötü bir tabirle "tatsız" bir koku diyebiliriz. Ama biz parfüm hastaları için parfümün iyi olması için mutlaka neşeli ya da canlı ya da çok güzel kokması gerekmiyor. Artık bir seviyeden sonra kalite, farklılık, özgün karaktere sahip olup olmama gibi durumlara merak sarıyoruz. İşte terre'de de bu durumların hepsi var. Neşeli ya da turunçgilli canlı bir koku olsaydı ne özelliği olurdu? Böyle bir sürü koku var zaten, ama hermes gibi kaç koku gösterebilirsiniz bana?


Ödül almış, çoğu kişi için gelmiş  geçmiş en iyi erkek kokularından biri olarak kabul edilmesini bırakalım, şunu kesinlikle inkar etmemek gerekiyor: terre herkesin beğenebileceği, herkese uyabilecek, arkadaşınıza kolayca önerebileceğinz bir parfüm değil. Konuya ciddi bakan bir parfüm kullanıcısına ihtiyaç duyuyor. Ben bu açıdan 100den az parfüm kullandıysanız henüz terre d'Hermes  için acele etmeyin diyorum. Alayım moda olmuş, çok övülüyor, çok farklıymış diye seçilecek bir koku değil. Birarayıştaysanız bakmanız gereken kokulardan. Tecrübeli bir kullanıcı dahi olsanız size fazla farklı gelebilir. Alışması ve sevmesi en zor parfümlerden birisi. Terre' de yapabileceğiniz en büyük hata ilk denemenizde nihai kararınızı vermek olur. Genelde ilk izlenimler hep olumsuz oluyor. Bu bakımdan parfüme 2 hafta kadar zaman tanıyın, bu süreden sonra büyük ihtimalle baştaki fikriniz değişecek ve kokunun özel yönlerini görüp bağlanacaksanız. Ha bu süreden sonra da beğenmemişseniz, o zaman gerçekten size göre bir parfüm değil demektir. Ancak severseniz bir daha bırakamayacağınız bir parfüm. Terre'yi, terre yapan tek olması.


Özetle, benim "tüm zamanların en iyi erkek kokularından biridir" demesemde, günümüz modern kokular içerisinde kesinlikle en önemlilerinden biri olduğunu söyleyeceğim özel bir koku. Ağır, sert ya da maskülen değil. Son derece modern, ciddi, oturaklı insan kokusu. Erkeksi, feminenlik barındırmıyor. Terre d'Hermes' in bu kadar sevilmesi ya da önem verilmesinin nedeni kokusu değil, karakteri ve getirdiği yenilikler. Çünkü sırf koku güzelliği açısından değerlendireceksek az kişinin beğenisine uyacak bir parfüm. Bazı yerlerde son yılların en iyi parfümü seçiminde dior homme ile birlikte adı anılıyor olsa da, kişisel fikrimi sorarsanız dior homme sadece farklı bir konsepte sahip olan, fakat ne yenilik getirme, ne özgünlük, ne de kalite açısından terre d'hermes ile, hatta herhangi  bir hermes parfümü ile yanyana konulabilecek kadar önemli bir parfüm değil. Elbette beğeniler farklıdır, ancak terre'nin parfüm dünyasında yaptığı etkiyi kimse görmezden gelmemeli.


Terre d'Hermes' in kalıcılığı, iyi ile çok iyi aralığında geziyor. Benim tenimde ortama göre 8-12 saat arası kalabiliyor. Elbiselerde ise 2-3 gün kadar kalıyor. Bu edt versiyonu için geçerli edp versiyonu çok daha iyi olacaktır. Fark edilirliği çok iyi değerlerde. Özellikle serin ve ağır havalarda ben buradayım diye bağırıyor. Her ne kadar her mevsim kullanılabilecek olsada, ben en çok soğuk karlı günlerde zevk aldım. Uygun yaş grubu 25 ve yukarısı. Kesinlikle 25 altı denemesin. Ciddi anlamda oturmuş bir karakter, tecrübeli bir kişilik ve burun gerektiriyor. Bu sözlerimi yanlış algılamayın. Eğer parfüm konusunu zevke dönüştürmüş ve parfüm kelimesine başkalarından çok farklı bir şekilde bakan biriyseniz kesinlikle tavsiye edeceğim, şu anda genel değerlendirmede listemde 260 parfüm arasında birinci, kişisel olarak da benim en favori birkaç parfümümden birisi. Standart parfüm kullanıcılarına doğrudan önermiyorum, kendileri deneyip görmeliler, onlar için oldukça riskli ve kesinlikle körlemesine alınmayacak bir koku. Bu uzun incelememi sıkılmadan okuduğunuzu umuyorum. Fotolar; H. M. Lenstalk, HDMHughes, bigsmallworld.




Not 9.10.2012: Son zamanlarda ben dahil pek çok kişi terre' nin yeniden formulize edildiğini düşünüyor. Kimisinin iddiasına göre önceden çok yüksek kullanılan iso-e kimyasalı, avrupa normlarına uyacak şekilde azaltıldı. Gelen cevap ise bunun doğru olmadığı en baştan normlara uygun oranlarda kullanıldığı. Kimisine göre ise edp versiyonu çıkarıldığında edt versiyonunda zayıflatmalar yapıldığı. Bunu ben de düşünmeye başladım, çünkü alacağınız güncel şişelerde 5-6 sene önce ilk çıkan şişelerin vuruculuğu ve kalıcılığı yok. Ayrıca ilk başlarda turunçgilleri daha ön planda olup taze ve dinamik olan parfüm, son şişelerinde daha az turunçgilli, daha kuru, buruk, acımsı daha topraksı hale gelmiş. Çakmaktaşı notası azalmış. Edp ise biraz daha derli toplu. Ben kesinlikle Hermes'in bir şeyler karıştırdığını ve parfümü ziyan ettiğini düşünüyorum. Dolayısıyla edt yerine edp ile devam etmenizi öneriyorum. Gucci'den sonra başarılı parfümlerini rezil etme kervanına hermes de katılmış gibi görünüyor...

Calvin Klein - CK One Summer 2005 (2005)

"canlandırıcı ve mutlu edici yapıda hafif, turunçgil ve meyvelerle bezeli bir çiçeksi koku.."


CK One Summer 2005 CK'nin dönemsel olarak çıkardığı hafif parfümlerinden bir başkası. Üniseks olarak pazarlanan ürün odunsu çiçeksi misk tarzında ve sıcak günlerde kullanmak için ideal.

CK One Summer 2005' in harmanı:

üstte: ananas, kivi, mandalina, şeftali
ortada: inci çiçeği, bergamut, frangipani çiçeği
altta: odunsu notalar, misk

notalarından oluşuyor. Parfümün harmanı kağıt üzerinde de, pratikte de oldukça sade. Çok fazla detay yok. İlgi ve dikkat çekecek notaları içinde saklamıyor. Ama zaten bu amaçla üretilmiş bir parfüm değil. Tam olarak bi kullanıcı parfümü. Sıcak yaz günüde sıkın ve dışarı çıkın. Bu kadar, kokuyu, harmanı, kaliteyi vs analize gerek yok. Onu büyük abiler yapsın. Evet Summer 2005 oldukça genç bir kullanıcı kitlesi düşünülerek üretilmiş. Harman çok doğal. Sentetiklik sıfır. Notalar oldukça taze ve canlı kokuyorlar. Zaten CK' nın belirli bir kalite çıtası vardır. Bir iki yeni parfümü dışında ondan aşağıya indiğini görmedim.


Kokusuna gelirsek, summer 2005 adından da anlaşılacağı üzere tam bir yazlık koku. Son derece hafif, ferah ve fresh bir koku. Açılışını mandalina ve bergamutun karışıp, kivi ile hafiften ekşileşmiş keskin ve canlı kokuları yapıyor. Bu üçünün kombinasyonu daha ziyade bir misket limonu kokusunu hatırlatıyor. Ama kivi sayesinde ondan biraz daha ekşi. Turunçgil kokuları seven biri olarak bu vurucu ve ekşi turunçgil kokusunu çok beğendiğimi söyleyeyim. Bu kadar taze ve canlı turunçgil açılışı çok az kokuda var. En iyilerden biri de gigli man. 


Kokuya dönelim; bu ekşi, asidik patlamadan hemen sonra ananas ve şeftali ekşiliği yumuşatıyor. Bir süre daha geçince ortadaki çiçek notaları kendilerini göstermeye başlıyorlar ve koku bir turunçgil kokusundan bir odunsu çiçeksi miske dönüşüyor. Fakat kullanılan çiçeklerin türü ve dolgunluğu nedeniyle biraz feminen tarafa kaçıyor. Hatta biraz demeyeyim oldukça feminen. Son derece yumuşak hafif turunçgilli, meyveli taze çiçekler. Benim çok sevdiğim kadın kokusu Prescriptives Calyx ile oldukça benzerlik taşıdığını fark ettim.

Evet, genel karakteri gayet feminen. Hafif yapısını da düşünürsek 20 yaşın üzerindeki kişilerde biraz hafifmeşrep bir koku kalacaktır. Ama zaten pazarlandığı grup bunun altı. Dolayısıyla bu feminenliği idare edilebilir. Zaten çok taze ve canlı kokusuyla yaz ve ilkbahar dönemlerinde kullanılacak dönemsel bir koku. Bu kadar taze ve hafif bir bir koku olmanın bir bedeli var elbet. O da kalıcılık konusu. Kullanılan notaların çoğu hafif yapılarından dolayı çabuk uçan esanslar, bu da parfüme aynen yansıyor. Bir edt olmasına rağmen edc ayarında olduğunu bilmenizi isterim. Dolayısıyla gün içerisinde sık sık tazelemenizi gerektiren bir koku. 2-3 saatte bir yenilemek uygun olacaktır. Parfümün kokusunun hafifliğini gördüğünüzde bu konuda çok fazla suçlayamayacaksınız. Ha "benim parfümüm hem çok taze, hafif mis gibi olsun hem de bütün gün üstümde kalsın" diyorsanız parfümlerle ilgili bilgilerinizi gözden geçirin. Öyle bir parfüm yok, doğa itibariyle olamaz. Çabuk uçan notalar hafif notalardır, kalıcı notalar ağır. O yüzden böyle ilginç beklentiler içerisine girmeyin. Herşey tek bir parfümde mümkün olmuyor. Summer 2005' in yapısı genele göre oldukça uçucu yapıda olsa da kendi sınıfına göre iyi bir derecede.


Özetle, canlandırıcı ve mutlu edici yapıda hafif, turunçgil ve meyvelerle bezeli bir çiçeksi koku summer 2005. Üniseks olarak pazarlanmasına rağmen biraz daha feminen tarafa meyilli bir koku olmasının dışında bir sıkıntısı yok. Harmanı bu kadar doğal ve taze yazlık kokular bulmak kolay olmuyor.

Kalıcılığı genele göre ortalama altı. Gün içerisinde birkaç kere tazeleme yapmanız gerekebilir. Fark edilirliği ortalama. İdeal yaş aralığı 22 altı. Üstüne biraz hafif ve feminen kalabilir. Ancak kız arkadaşınız için oldukça güzel bir parfüm olacaktır. Kalıcılık hastalığınız yoksa deneyebilirsiniz.

Elizabeth Taylor - Passion For Men (1989)

"Elizabeth Taylor' ın ben de erkek parfümü üretiyorum demek için çıkardığı ziyan bir ürün.."
 


Passion for men ürün gamı kadınlara yönelik olan Elizabeth Taylor markasının tek erkek parfümü. 1989 çıkışlı parfüm odunsu oryantal tarzda.

Passion for men' in harmanı:

üstte: portakal, meyve notaları, kasnı sakızı, bergamut, limon
ortada: karanfil, sandal ağacı, silhat, tarçın, köknar, yasemin, sedir, sardunya
altta: tonka fasulyesi, amber, asilbent, meşe yosunu, vanilya 

notalarından oluşuyor. Dönemine göre klasik bir harmana sahip olduğunu söyleyebilirim. Ancak harmanı dönemine yakışmayacak derecede başarısız. Uyumsuz ve birbiriyle bütünleşmemiş notalar nedeniyle oturmamış bir harman. Ayrıca dönemi parfüme yakışmayacak derecede sentetik bir harman. 

Koku olarak oldukça tatlı bir parfüm. harmanındaki reçineler kokuyu pudramsı, kuru bir yapıya sokmuş. Ancak harmana baktığınızda görebileceğiniz gibi tatlılık yapıcı çok fazla nota var. Böyle olunca ne üstteki güzel turunçgiller, ne de altlardaki meşe yosunu gibi yeşil notalar doğru düzgün hissedilebiliyor. Kokuya devamlı taltı, kuru bir tatlı tema hakim. Ama bu güzel, insanı çeken, kalitesiyle övgü toplayacak bir koku değil. İçeriğindeki bir nota ilginç bir şekilde kolaya oldukça fazla benziyor.


Genel olarak harmanı kuvvetli ve dolgun olmasına rağmen, iş kalıcılığa geldiğinde sınıfta kalıyor. Harmanının oturmamışlığı, pek çekici olmayan kokusu, şişesi gibi parfümün içeriğinin kalitesine de özenilmemiş olması parfümün neden hala üretildiğiyle ilgili akılda soru işaretleri oluşturuyor. 

Özetle, dönemine göre de, günümüze göre de hemen her açıdan başarısız ve silik bir parfüm. Herkes bildiği işi yapsın dedirtiyor. Elizabeth Taylor' ın ben de erkek parfümü üretiyorum demek için çıkardığı ziyan bir ürün.

Kalıcılık ve fark edilirliği kokusu fazla kuvvetli kokmasına rağmen ortalama altı. 30 yaştan aşağısına gitmeyecek bir yapıda. Kullanılacaksa kış dönemi kullanılabilir. Uzak durmanızı öneriyorum. 

13 Şubat 2011 Pazar

Pierre Cardin - Pierre Cardin Pour Monsieur (1972)

"Tam anlamıyla gizli bir hazine.."  




İşte karşınızda özel bir parfüm. Pierre Cardin' in en iyi kokusu olan pour monsieur 1972 çıkışlı ve hala üretimde olan saf maskülen bir koku. Baharatlı odunsu tarzında. Övgülere geçmeden önce harmanını inceleyelim.

Pierre Cardin Pour Monsieur' un harmanı:
üstte: limon, bergamut, lavanta, portakal, fesleğen
ortada: karanfil, sardunya, deri, sandal ağacı, silhat, süsen
altta: vanilya, yosun, tonka fasulyesi, deri, benzoin, amber


notalarından oluşuyor. Şu harmandaki maskülenliğe ve yılının tutarlığına bakarmısınız. Tam anlamıyla 70ler kokusu. Limon, lavanta, fesleğen, deri, tonka, benzoin, yosun. Bunlar 70'lerin eksik olmayan notaları. O dönemin maskülen hemen her parfümünde varlar. İşin daha da güzeli Pierre Cardin Pour Monsieurda tüm notalar son derece doğal, taze ve dolgun. Yani limonsa limon, yosunsa yosun, silhatsa silhat, sanki şişeye sıkıp yağını damlatmışlarcasına doğal ve kaliteli notalar. Pierre Cardin' in günümüzdeki vasat kokularını düşündüğümde o dönemler için bile fazla denilebilecek doğallıkta bu harmanı yaparak adeta kendini aşmış. Açıkcası aynı tarzdan olan Creed Bdp ile aynı hatta daha iyi kalitede harmana sahip. 


Kokusuna gelirsek klasik bir 70ler parfümü olduğunu söyledim. Hafif köşeli, baharatlı, dolgun, ciddi. Bir başka deyişle 80ler kokularından daha az yeşil, daha baharatlı ve daha sert. Ne varsa koymuşlar gibi görünen harmanı yine döneminin özelliklerinden. Fakat endişe etmeyin harman gayet ustaca karıştırılmış ve dengeli. Ortada genel bir ahenk var. Açılışı taze ve keskin. Limon, bergamut, lavanta gibi notalar, süsen sardunya eşliğinde kuvvetlice hissediliyor. Biraz geçtikten sonra turunçgiller azalıyor ve bahartlar belirginleşiyor. Daha sonra baharatlar zayıflıyor ve deri, alttaki odunsu notalarla birlikte kendini göstermeye başlıyor. Koku ciddi bir koku, genç kokusu değil. En azından 2011 yılı itibari ile. Tam anlamıyla centilmen beyefendi kokusu. 


Bu tarzda, yani 70ler karakterinde, oturaklı, centilmen kokuları arasında en iyilerden biri. Tatlılık yok, çok sert değil, jaguar gibi sert, kouros gibi baygın, polo gibi yeşil değil. Doğrudan Bdp rakibi. Taze, baharatlı, yosunsu. Kimilerince Chanel pour monsieur' unu ucuz bir versiyonu gibi görülse de ben tam tersini düşünüyorum. Ayrıca azzaro, rive gauche gibi kokular pierre cardin pour monsieur' un centilmen parfümü havasına sahip değiller. Bu da aklınızda bulunsun.


Özetle her açıdan çok başarılı bir koku. Kokusu güzel, harmanı çok başarılı ve kaliteli. Kalıcılığı iyi. 70ler kokusu nasıl olur sorusunun yanıtı. Üstelik son derece düşük fiyatlara bulunabiliyor olması onu iyice cezbedici hale getiriyor. Tam anlamıyla gizli bir hazine. After shave balzam'ının da oldukça başarılı olduğunu belirteyim. Onu da edinmenizi öneririm. 


Kalıcılığı gayet iyi, günün büyük bir kısmında teninizde kalıyor. Fark edilirliği ortalama ile ortalama üzeri arası. Uygun yaş grubu günümüz itibariyle 35 ve üzerisi. Ancak 30 civarındaki maskülen koku meraklıları da çok düzenli olmasa da severek kullanabilir. Yaz dışındaki tüm mevsimlerde, iç ve dış mekanlarda, her türlü görüşmelerde kullanılabilir. Parfümünüzle etkilemek istediğiniz zamanlarda işe yarayabilir. Johnny Mathis dinlerken kullanılası parfüm. Parfüme meraklı biriyseniz bence mutlaka enigme ile birlikte koleksiyonunuzda bulunması gereken bir koku. Denemenizi tavsiye ediyorum.




Creed - Himalaya (2002)

"harmanının kalitesine daha özenilseymiş, modern bir oryantal olarak sunulabilecek farklı bir koku olabilirmiş.."
 


Himalaya, Creed' in oldukça beğenilen hafif tip bir parfümü. 2002 çıkışlı koku odunsu oryantal tarzında ancak bir oryantale göre son derece hafif ve ferah. 

Himalaya' nın harmanı:

üstte: bergamut, greyfurt, limon, mandalina
ortada: ardıç, muskat, sandal ağacı, kabe samanı, biber
altta: amber, misk, tonka fasulyesi 


notalarından oluşuyor. Genel olarak kağıt üzerinde baktığımızda hoş bir harman. Özellikle üst harman tam turunçgil bombası. Sonrasında kademe  kademe tatlımsı notaların arttığını görüyoruz. Creed tarihini düşünürsek Himalaya 2002 çıkışlı bir koku olarak son derece yeni bir koku. Ki ne yazık ki bunu da issettiriyor. Himalayanın harmanında normalde creedlerde hissedilmeyen hafif bir sentetiklik duyulabiliyor. İlk hayal kırıklığı buradan geldi. İkinci olarak parfümün kokusu çok alışıldık olmayan bir yapıda. Fresh ve tatlı. Hayır bir Polo blue ya da CK escape gibi fresh ve tatlımsı bir koku değil, fresh ve şekerli. "Nasıl yani hem şekerli hem fresh aynı parfümde olur mu?" dediğinizi biliyorum. Ancak Himalayadan gördüğümüz üzere oluyormuş. Ha iyi olmuş mu? Ben çok beğenemedim. Parfümün içerisinde çeşitliliğe, zenginliğe meraklıyımdır ama iki zıt konsept aynı harmanda olmuyor. 


Açılışı oldukça keskin ve sabunsu olan kokunun alkol miktarı da yüksek. Üst harmandaki o kadar turunçgile rağmen beklediğiniz taze patlamayı yapmıyor. Temiz, duru sabunsu bir açılış sonrası giderek tatlılaşan, taze, hafif çiçeksi bir koku şeklinde devam ediyor. Bende tam yarattığı koku hissi sabunsu vişne gibi birşey oldu. Biber ve limon kokuları da var, bunu sandal ağacı destekliyor. Ama o güzel turunçgiller çok zayıf. Feminenlik yok. Fakat hem sentetikliği, hem açılıştaki burun büken yüksek alkolü iyice puanının düşmesine neden oluyor. Git ve Bdp' yi derin derin içinize çekerken himalaya sizi rahatsız ediyor. 


Özetle; harmanının kalitesine daha özenilseymiş, modern bir oryantal olarak sunulabilecek farklı bir koku olabilirmiş. Yinede sabunsu vişne şeklinde giden teması çok cezbedici bir koku değil. Dolayısıyla himalayadan çok özel bir koku olmasını beklemeyin. Tekrar aramayacağınız, düşünmeyeceğiniz parfümlerden. Kişisel olarak Creed'i n en abartılan parfümlerinden bir diğeri olduğunu düşünüyorum.

Kalıcılığı ve fark edilirliği ortalama. Uygun yaş grubu 25 ve üzeri. Genel olarak yaz dışındaki aylarda, iç ve dış mekanlarda, ciddi görüşmelerde kullanılabilir. Uyumsuz kokusu ve sentetik harmanından dolayı tavsiye etmiyorum. Bir başka parasını hak etmeyen Creed kokusu.

2 Şubat 2011 Çarşamba

Creed - Millesime Imperial (1995)

"Bugün zayıf diye şikayet edilen bulgari pour homme' un kokusu Creed adı altında bir koku olarak satılsaydı, MI' yı ezer geçer yüzbinlerce satardı.."


Yine bir başka popüler Creed kokusu olan Millesime Imperial 95 çıkışlı, çok hafif bir odunsu çiçeksi misk. Bana göre gereksiz yere en abartılan creed parfümü.

Millesime Imperial' ın harmanı:

üstte: bergamut, yeşil mandalina, limon
ortada: zambak, deniz notası
altta: sandal ağacı, amber, misk

notalarından oluşuyor. Harman her Creed'de olduğu gibi gayet sade. Creed parfümlerini hazırlarken sadelikten şaşmıyor. Peki harman yine alışık creed kalitesinde mi? Pek değil. Muhtemelen ortadaki deniz notası adı verilen aldehit yüzünden harmana genel bir metaliklik hakim. Ha ortalama bir parfüm ile kıyaslarsam gayet kabul edilebilir derim, ama bir creed kullandığınızı düşünürsek oldukça can sıkıcı.

Millesime Imperialin' in kokusu ise oldukça güzel. Zaten üst notalara bakmanız yeter. Keskin, taze mis gibi turunçgiller. Ancak pratikte o şekilde kokmuyor. Daha ziyade kavun ve salatalık karışımı çok temiz ve ferah bir kokusu var. Çok canlı. Zaten millesime imperial' in bu kadar sevilmesinin en büyük nedeni bu hafif kokusu. Tam ideal bir odunsu çiçkesi misk kokusu gibi. Zambak çok hafif  feminenlik veriyor ve kokuyu yumuşatıyor. Ama fazla değil alttaki amber ve misk ile iyi dengeleniyor. Asıl sıkıntı metaliklik. Ancak en büyük sorun işte tam burada ortaya çıkıyor. Ne yazık ki parfüm çok zayıf karakterli. Çok çok çekingen. İlk sıkışta da, sonrasında da çok hafif, fazla hafif ve derinden kokuyor. Sürdükten 5 dakika sonra teninizi koklamazsanız kendiniz dahi kokusunu alamıyorsunuz. Çevrede hiç algılanmıyor. Konsantrasyonunun millesime olmasına rağmen parfümün bu kadar cılız olması çok şaşırtıcı.



Belki sadece benim tenimle uyuşmamıştır diyeceğim ancak başka incelemelerine bakarsanız, çok aşırı övgü içeren incelemelerinin yanında, bu sönük karakteriyle ilgili sitemkar yorumlarının da hiç az olmadığını fark edeceksiniz. Belki çok aşırı ten seçen bir koku olabilir. Ben her halükarda uğraşmaya ya da riske girmeye değecek kadar başarılı bir ürün görmedim. Bugün zayıf diye şikayet edilen bulgari pour homme' un kokusu Creed adı altında bir koku olarak satılsaydı, MI' yı ezer geçer yüzbinlerce satardı. Yani çoğu insanın bende de altın şişeli creed var, parfümüm creed demek için bunu kullandığını düşünüyorum.


Özetle; bence parasını kesinlikle hak etmeyen, fazla abartılan çok sönük karakterli bir parfüm. Sürekli üzerinde bulunan metalik havası can sıkıcı.Ne git' in keskin tazeliğine, ne bdp' nin ben duradayım diyen dolgun karakterine sahip.

güncel şişe

Kalıcılığı ortalama üzeri, fark edilirliği kötü. Uygun yaş grubu 20-40 arası. Sonrası için fazla hafif kalacaktır. Her mevsimde kullanılabilir. Daha ziyade kapalı mekan kokusu. Tam olmuş diyemediğim kokusu ve fazla sönük yapısından dolayı tavsiye etmiyorum. Creed adına yakışmayan ve fiyatını hak etmeyen bir ürün.

1 Şubat 2011 Salı

Creed - Bois du Portugal (1987)

"yaş grubunuz uygunsa bu oturaklı, ciddi, klasik koku creed markasının parfümleri arasından secilebilecek en mantıklılardan biri.." 
 


Bois du Portugal, Creed kullanıcıları arasında Vintage Tabarome' dan sonra en başarılı Creed parfümü olarak kabul edilen önemli bir parfüm. 87 çıkışlı parfüm odunsu oryantal tarzında ve gayet ciddi bir koku. 

Bois du Portugal' ın harmanı:

üstte: bergamut, lavanta
ortada: sedir
altta: sandal ağacı, kabe samanı, amber

notalarından oluşuyor. Harman çok kaliteli, çok doğal ve temiz. Kalite hissiyatı oldukça yüksek ve kesinlikle pahalı bir parfüm olduğunu hissettiriyor. Şu ana kadar kullandığım creedler içerisinde orange spice ile en yüksek kalite hissini veren creed kokusu olduğunu söyleyebilirim. Köşeli bir harmana sahip, agresif değil ama ortada olan bir parfüm. Neredeyse 90lar başında çıkmış bir 80ler kokusu olmasına rağmen karakter olarak bu dönemlerden uzak. Daha ziyade 60ların sonu 70ler başı parfümleri bir karaktere sahip. Daha rafine, daha ciddi, daha oturaklı. Tarz olarak yatagan ile benzerlikler taşıyor.

Bois du Portugal kimilerine göre tüm zamanların en iyi erkek kokusu olarak kabul ediliyor. Ben böyle görmüyorum. Böyle olmaktan oldukça uzak. Ama ciddi, kaliteli bir koku istediğiniz zaman ilk akla gelecek kokulardan. Bu açıdan polo, polo crest gibi kokuların da hayli üzerinde bir seviyesi olduğunu belirteyim. Yani polo klas bir kokuysa bdp ekstra klas. Ancak gene de bazı comme des garçonslardaki aristokratvari kalitede de değil. Köşeli yapılı dedim, ciddi ve oturaklı dedim. Peki kokusu nasıl?


Kuvvetli bir limoni turunçgille başlayan, derin baharatlı ve sabunsu bir odun kokusu şeklinde tarif edebilirim. Bir nevi Eau Sauvage' in daha elegant, daha sofistike hali. Yani Eau Sauvege' i seviyorsanız ama daha kuvvetli, daha zengin ve daha kaliteli birşeyler arıyorsanız o zaman bois du portugal' ı oldukça beğenirsiniz. Koku oldukça dolgun. Misal Git' i gün içinde bolcana kullanabiliyorken, bdp' yi ölçülü kullanıyorsunuz çünkü fazla sıkmaya gelmiyor. Zaten iyi kalıcılığının yanında, kuvvetli fark edilirliği de gün boyu kullanıcısına kendisini belli ediyor. Yani dozajı ayarlayabilmek önemli. Eau sauvage gibi nispeten 40'lı yaşlara hitap eden bir parfüm olarak eğlenilecek bir parfüm değil. Buna göre kullanıcı arıyor. Frank Sinatra, Paul Newman, Kevin Costner gibi kullanıcıları var.

Özetle; bir parfümde istenilen tüm iyi özelliklere sahip. İyi bir koku, başarılı harman. Dolgun yapı. Tek sorunu fiyatı. Hemen her creed'de olduğu gibi bunda da 3te 1'i fiyatına yakın kalitede bir parfüm bulabilirsiniz. Bu bakımdan parasını hak edip etmediği gene şüpheli. Ancak yine de yaş grubunuz uygunsa bu oturaklı, ciddi, klasik koku creed markasının parfümleri arasından secilebilecek en mantıklılardan biri. 

Kalıcılığı ve fark edilirliği ortalama üzeri. Uygun yaş grubu 35 üzerinden itibaren başlıyor. Geri kafalı olmasa da klasikleşmiş bir koku. Günümüze gayet uygun, ama erken yaşlara değil. Derin parfüm tecrübesi olan, elegant seçimlere sahip insanların kullanmasının mantıklı olacağı bir koku. Yaz dışında her mevsim kullanılabilir. Her ortamda kullanılabilir. En iyisi ciddi ortamlarda kullanmak, potansiyel gücünü en iyi o zaman ortaya koyacaktır. Genele hitap etmeyen bir koku olarak; uygun kitleye giriyor ve bu tarz ciddi, efendi adam kokularını seviyorsanız denemenizi tavsiye ediyorum. Bütçeniz uygunsa alabilirsiniz, yoksa kendinizi zorlamayın.