26 Ağustos 2012 Pazar

John Varvatos - John Varvatos (2004)

"cesur harmanı ve bunun uygulamaya geçirilişteki başarısı takdire şayan.." 


Markanın 2004'te çıkardığı ilk parfümünü inceliyoruz. John Varvatos, hem orjinal şişesiyle, hem orjinal harmanıyla gerçekten daha önce denediklerinize göre daha farklı gelecek orjinal bir parfüm. Odunsu oryantal tipinde. 

John Varvatos' un harmanı:

üstte:  medjool hurması, akdeniz otları, demirhindi yaprağı
ortada: kişniş, adaçayı, ajowan baharatı
altta: altın amber, vanilya, balzamlar, yalancı öd ağacı, deri

notalarından oluşuyor. Gördüğünüz gibi pek de alışıldık olmayan notalardan oluşan, avantgard bir harmana sahip. Yalancı öd ağacı, ajowan, demirhindi gibi harmanlar ilk kez bu parfümde kullanılmış. Hurma da çok alışıldık olmayan notalardan. Bu bakımdan harmana ve cesarete saygı duymak gerekiyor. 

Şimdi; demir hindi, ajowan, öd ağacı gibi notaları görünce gayet sentetik, buruk, m7 gibi anlaşılmaz karakterli bir parfüm bekliyorsunuz değil mi? Ancak hiçte öyle agresif, buruk ve sentetik bir kokuya sahip değil. Gayet güzel harmanlanmış, yoğrulmuş, kıvamlı, tatlımsı rayihalı güzel bir harmanı var. 

Kokusuna gelirsek; kesinlikle farklı bir kokuya sahip. En önemli faktör hurma. Tatlımsı, koyu, etli bir açılışı var. Hurmayı hissettiriyor ve bu ilginç bir deneyim. Tatlılık öyle baygın baygın değil, hurma tatlılığında yumuşak, derinden ve devamlı. Aralardaki diğer aromatik otları ve baharat notalarını arada sırada alır gibi oluyor olsanızda asıl koku hurma, vanilya ve deri üzerinden gidiyor. Koyu, kapalı, yumuşak ve ılık bir karakteri var. Sert değil ama erkeksi bir havası var. Çok özel bir koku olduğunu söyleyemem ama yumuşak gourmand sevenlerin beğeneceği tarzda bir parfüm. Şişesine baktığınızda ne görüyorsanız, kokusunda da onu bulacağınız bir parfüm.

John Varvatos' u daha ziyade farklı bir parfüm arayanların, değişiklik yapmak isteyenlerin kullanacağını düşünüyorum. Çünkü olmuş diyebileceğim yapısına rağmen tekdüze bir rayda ilerleyen koyu, isli karakteri nedeniyle hem kullanım zamanı, hem ortamı, hem de kitlesi sınırlı olacaktır. Bu kokuyu "parfüm" kullanmaktan ziyade değişik bir "ürün" olarak kabul etmek daha mantıklı olacaktır. Aksi taktirde yinelenen kullanımı çok çabuk sıkabilir. 


Özetle, kendine has karaktere sahip olmakla beraber, bu karakterin biraz tekdüze olmasından dolayı aynı zamanda da çabuk sıkabilecek olmasıyla paradoks yaşatan bir parfüm John Varvatos. Cesur harmanı ve bunun uygulamaya geçirilişteki başarısı takdire şayan. Doğru hedef kitlesinde olduğunuza inanıyorsanız memnun edebilir.

Biraz sakin ve tene yakın kalmayı seven bir koku olmasıyla beraber bende oldukça iyi kalıcılık değerlerine sahipti. Teninizde sakince asılı kalan ve burnunuz alışıp hissetmese bile başkaları tarafından duyulabilen kokulardan. Uygun yaş grubu 20-45 arası diyorum. Genel olarak olgun bir koku ve sakin bir kullanıcıya daha yakışacaktır. Yapısı gereği kış'a, serin sonbahar akşamlarına uygun. İç ve dış mekan akşam yemeklerinde, yakın temasın olduğu ortamlarda kullanılabilir. Büyük beklentilere kapılmadan, farklı bir şeyler denemek istiyorsanız bir şans verebilirsiniz.

Creed - Erolfa (1992)

"Yapbozun parçaları tam oturmamış.." 


Erolfa, 92 çıkışlı, hafif yapılı şipre türü bir parfüm. Erolfa, Creed ailesinin ak denizde yaptıkları deniz yolculuğunun güzel anıları adına çıkardıkları hatırasal bir parfüm. İsmi, şirketin başındaki isim Olivier Cred' in aile üyelerinin baş harflerinden geliyor. ER, oğlu Erwin Creed'den, OL, kızı Olivia'dan, FA ise karısı Fabienne'den geliyor. Yani aileye adanmış, sevgi yüklü bir parfüm yaratılmaya çalışılmış. Creed, akdenizi hatırlatacak sucul karakterli ama, aynı zamanda klasik maskülen köklerinden ve oturaklılığından da feragat etmeyecek bir parfüm olması için Erolfa'yı şipre tarzında yaratmış. Bildiğiniz üzere şiprelerin genel karakteristiği hafif turunçgil açılışlar, baymayan ortalar ve efendi maskülen notalar tarzındadır. Teoride iyi, ancak başarımda bir şeyler olmamış. Detaylardan önce harmana bakalım.

Erolfa' nın harmanı:

üstte: limon, bergamut, kimyon, fesleğen, kavun, biberiye, portakal, ozonsu notalar
ortada: yasemin, deniz aksanı, zencefil, biber, kişniş
altta: sedir, sandal ağacı, amber, misk

notalarından oluşuyor. Harmandan başladığımızda ozonsu notalar(!) mı Creed? şeklinde şaşırmamıza neden oluyor. Malum Creed her zaman en doğal esansları kullanmayı tercih eden firmalardan. Ama Erolfa ilk kez sentetik notaları kullandığı parfüm de değil. Bundan dolayı ben Creed var, creed var lafını sık kullanıyorum. Harmanda direk olarak çok rahatsız edici keskin bir sentetiklik bulunmamakla beraber, zorlama bir okyanus teması elde etmek adına, bazı güzel doğallıklardan feragat edilmiş olduğunu zihninize hissettiriyor. Himalaya'da olduğu gibi bir tür sentetiklik var. Alışılageldik Creed kalitesine göre biraz daha aşağıda. Direk olarak öne çıkan ya da rahatsız eden bir notanın bulunmaması ise mutluluk verici. Genel olarak harman için ancak tatminkar diyebilirim.

Kokuya geldiğimizde, Creed okyanus temalı, turunçgillerle bezeli, hafif sucul ama köklerine de bağlı kalan bir şipreyi şöyle böyle yakalamış. Neden şöyle böyle? Çünkü okyanus temalı sucul parfümlerle, ferah şiprelerin karakterleri açık şekilde ayrıdır. Elbette bunları birleştirebilirsiniz ancak harmanda her zaman bir şeyler olmamış, eksikmiş havası olacaktır. Reçel'le balı karıştırmak gibi. Olmaz mı olur ama, tek tek oldukları kadar tatmin etmeleri çok zordur. Erolfa'da böyle açılışından oturana kadar biraz donuk, yarı canlı parlak bir sucul karaktere sahip. Ama aynı zamanda kokuya hakim olan turunçgil karakterine de sahip. Açılışta bergamut, limon, portakal, yapay sucul karakteri öne çıkan notalar. Turunçgil kokusu çok temiz canlı ve doğal olmakla beraber arada her daim biberiye' den gelen bir burukluk da var. Ne yazık ki taze, temiz bir biberiye aksanı değil bu. Fakat çok rahatsız etmiyor. Ama bana göre turunçgil ve sucul karakterin enerjikliğini biraz baltalıyor.



Orta notalar hafif şekilde üst notalara destek oluyorlarken, alt notalar oldukça zayıf bırakılmış. Misk, sedir gibi notaları pek de kolay hissetmiyorsunuz. Durum böyle olunca erolfayı; açılışı yarı parlak hafif ozonsu sentetiklik eşliğinde açılan, taze ve temiz turunçgiller, bu temanın azıcık oturup, orta notalarında katılmasıyla yumuşaması şeklinde devam eden ama bu turunçgilli ve ozonsu yapısından ödün vermeyerek uçan bir koku olarak ifade ediyorum. Burukluk ve sentetik hissiyat azaltılıp, calone aldehiti biraz daha sakin olarak kullanılsaymış belki daha çekici olabilirmiş. Ama şu haliyle ancak eh dedirtiyor. Creed' in bir diğer turunçgil karakteristikli parfümü neroli sauvage' ı bununla kıyaslarsam, ns buna göre gayet tatlı, neşeli, temiz bir turunçgil karakterine sahipti. Tıpkı Romeo Gigli gibi ve bariz şekilde daha başarılıydı. Taze turunçgil ve deniz kokusu karışımı temiz bir ferah koku. Ne kadar masumane bir hedef değil mi? Ama, yapbozun parçaları tam oturmamış.


Özetle; Erolfa güzel hislerle yaratılmış, ama yeterli özen gösterilmediği için bir türlü "tamam olmuş" denecek bir yapıya sahip olmamış bir parfüm olmuş. Söz konusu marka Creed olunca, beklentiler karşısındaki yetersizliği ile parasını hak etmeyen parfümler kervanına katılmış oluyor. Creed' den olmuş, iyi ferah bir parfüm istiyorsanız Git ya da neroli sauvage öneriyorum.

Kalıcılığı bende ortalama altı, fark edilirliği ortalama. Bir millesime için kötü değerler. Uygun yaş grubu 18-40 arası. Genç-orta yaşa uygun. Sakin ve durgun bir parfüm. İdeal kullanım zamanı ilkbahar ve yaz. Hem iç, hem de dış mekanlarda kullanılacak karakterde olsa da, sönüklüğünden dolayı yakın temas dışında kendini fazla gösteremeyecektir. Creed' in çok daha iyi parfümleri varken, ancak eh işte dedirten bu parfümü tavsiye etmiyorum.

5 Ağustos 2012 Pazar

Hermes - Un Jardin Sur Le Nil (2005)

"üniseks koku böyle yapılır diye ders veren bir parfüm.." 


Un Jardin Sur Le Nil, Hermes' in incelediğim üçüncü parfümü. Nil bahçeleri gibi bir anlamı var. Jardin, yani bahçe serisi 4 farklı parfümlerden oluşmakta ve hepsi de ünlü burun Jean Claude Ellena tarafından yaratılmış. Nil temalı incelediğim versiyon 2005 çıkışlı çiçeksi/meyvemsi karakterde hafif ve pozitif bir parfüm.

Un Jardin Sur Le Nil' in harmanı:

üstte: mango, havuç, domates, greyfurt
ortada: portakal, şakayık, hint kamışı, sümbül, nilüfer
altta: laden reçinesi, zambak, tarçın, misk, tütsü

notalarından oluşuyor. Son derece orijinal bir harman. Hermes' ten de başkası beklenemezdi zaten. Harmanda sentetiklik bulunmuyor. Notalar kaliteli. Fakat havuç, domates, kamış gibi pek alışıldık olunmayan notalardan dolayı farklı bir havası var. Şimdiye kadar kullanmış olduğunuz tüm parfümlere göre daha farklı bir havası olduğunu fark edeceksiniz. Sakin yapılı ve uysal bir harman. Sert maskülen notalar yok. Taze, hafif buruk daha doğrusu ham, hafif reçinemsi, hafif çiçeksi, uysal, dingin ve öz. 



Üniseks yapıda olan parfüm, son derece hafif, temiz ve uçuk yeşil bir karaktere sahip. Koku; greyfurt ve ham mango kokusunun karışımının bombardımanı ile canlı ve parlak bir giriş yapıyor. Bu gayet yeşil, biraz meyvemsi, hafif buruk, hafif ekşi bir açılış. Tarz olarak ilk başta Terre gibi buruk bir açılışı var. Bunu da domates'in yeşil kokusu ile havuc' un karışımı sağlıyor. Bu yeşil, ham ve meyvemsi yapı uzunca bir süre bu şekilde kalıyor. Sümbül pek etkin değil, nilüfer aradan tatlı tatlı kendini gösteriyor. 

Parfüm oturmaya başlayınca alttan reçineler, misk ve tütsünün vurmasıyla daha dengeli bir hal alıyor. Fazla canlı ya da dinamik bir koku olmamakla beraber, güzel bir akışa sahip ve zaman geçtikçe oturup daha olgun bir hale geliyor. Genel olarak koku karakteri yeşil, egzotik meyveli ve dingin yapıda. Hiç bir zaman standart turunçgilli parfümler gibi tatlı, asidik bir kokuya sahip değil. Benzeri bir parfüm olmadığı için ancak kendiniz denediğinizde tam olarak neye benzediğini anlayacaksınız.

Özetle; Un Jardin Sur Le Nil, modern ve ileri görüşlü bir parfüm. Her erkekler, hem de kadınlar tarafından rahatlıkla kullanılabilecek, üniseks koku böyle yapılır diye ders veren bir parfüm. Orijinal ve modern parfüm arayanlar için birebir.

Fark edilirliği ve kalıcılığı benim kumral tenimde ortalamanın hallice altındaydı. Normalde ciddi puan kıracağım bu zayıflıkları kokunun kalitesi ve özgünlüğünden dolayı birazcık görmezden geliyorum. Koku yapı olarak 16 yaştan 35 yaşa kadar kullanılabilir yapıda olmasına rağmen, kalitesinin anlaşılabilmesi ve kullanıcısıyla iyi uyum sağlaması açısından ben 25-35 arası ideal diyorum. 

Kış harici her mevsim severek kullanılabilir, ancak tahmin ettiğinizi gibi asıl olarak bir bahar ve yaz parfümü. Bir pazar sabahı, deniz kenarı bir bahçe/balkonda kahvaltınızı yaparken üzerinizde olduğunda gününüzün daha pozitif geçmesini sağlayacak bir koku. Günde bir- iki defa tazelemek sizin için sorun değilse ve genelde sıyrılan, farklı, ferah bir parfüm arıyorsanız Un Jardin Sur Le Nil' i denemenizi tavsiye ediyorum.


4 Ağustos 2012 Cumartesi

Gucci - Pour Homme I (2003)

"Fiyatına göre çok, çok daha yüksek kaliteye sahip.."


Nobile ve Envy' dan sonra bu parfümle artık Gucci' nin gerçekten pek çok diğer moda markaları gibi iş olsun diye sallama değil de, özenerek parfüm ürettiği inancını benimsemiştim ki, Gucci akıl almaz bir kararla en iyi erkek parfümleri olan  pour homme I, pour homme II ve envy'ı üretimden kaldırdı. Bunda önemli etkenin; şirketin o dönem yöneticiliğini yapan Tom Ford' un markadan kavgalı bir şekilde kopması sonrası, Tom Ford dönemi tüm ürünlerin çocukça bir hırsla adeta  "silinmesi" isteği olduğu söylentileri. 

Şu an 3 parfüme de hala ulaşılabiliyor olsa da Gucci kendi bindiği dalı keserek, kötü yöneticiliğin örneğini bir kez daha gözümüze soka soka gösteriyor. Neyse, parfüme geçelim; 2003 çıkışlı pour homme I, baharatlı odunsu dolgun bir koku. Renginden de klasik karakterde bir baharatlı olduğu anlaşılmakta. 

Pour Homme' un harmanı:

üstte: tarhun, zencefil, papirus, lavanta, fesleğen, petitgrain, limon, bergamut
ortada: karanfil, silhat, pembe biber, sandalağacı, süsen, yasemin, sedir, sardunya
altta: laden reçinesi, deri, tonka fasulyesi, amber, misk, meşe yosunu, vanilya, tütsü, adaçayı, silhat


notalarından oluşuyor. Dolgun bir harman ancak gerçekten çok ustaca harmanlanmış. Tom Ford 2003' te bu parfümü çıkartırken parfümün 70'lerin havasını taşıyan, klasik maskülen bir erkek parfümü karakterinde olmasını amaçlamış. Gerçekten de tam olarak bunu başarmış. Parfümün yaratıcısı, şimdiye kadar pek çok markaya parfüm yaratmış olan Michel Almairac.

Harman çok kaliteli ve iyi yoğrulmuş, burnu asla yormuyor. Homojen bir kokuya sahip ve köşeli değil. Rahatsız eden sivri bir nota yok. Ayrıca kullanılan esanslar çok kaliteli. Bu parfüm bir moda markası ürünü olmasına rağmen, neredeyse yarı niche olarak kabul edilecek bir kalitede. Fiyatına göre çok, çok daha yüksek kaliteye sahip. Bu kadar yüksek kaliteyi hermes ve YSL parfümlerinde dahi görmedim. Daha ziyade Andree Putman ve Comme des Garçons markalarında bu denli kaliteyi görüyorsunuz. Bu da size parfümün kalitesi hakkında iyi bir fikir veriyor olmalı. Bir Calvin Klein, givenchy, armani parfümüne göre çok daha üst düzeyde bir parfüm.



Kokusuna gelirsek; pour homme I tam olarak baharatlı odun gibi kokuyor. Comme des Garçons Hinoki' deki gibi çok kuvvetli, doğal ve çok gerçekçi bir kuru odun kokusu var. Bir enstrüman yapımcısı olarak  parfümlerde bu kadar gerçekçi odun kokusunu alınca kendimi kaybediyorum. Kokuyu biraz daha açmamı isterseniz hafif buruk, kuru bir sedirimsi odun kokusu gibi. Daha da detaylandırayım, ilk okul dönemlerimize gidiyoruz, henüz küçüğüz, tombow, rotring alacak paramız yok, ne kullanıyoruz? Kurşun kalem. Hani hep ucu kırıldıkça kalemtıraşla açtığımız eski dostlarımız. İşte, hatırlarsanız bazı kalemlerde kalemi açarken, çıkan talaşların değişik, kuru bir odunsu kokusu vardı, gucci pour homme' un kokusu bu kokuya gayet benziyor.  Tabi bu kadar saf değil, ufak tefek esanslarla zenginleştirilip daha beğenilesi hale getirilmiş. Hafiften 2 Man' i anımsatmıyor da değil, fakat asıl hinoki ile çok benzer yapıda.

Kimilerine göre kuru odun talaşı kokusu parfüm olarak kulağa çok çekici gelmeyebilir. Ama yazdığım gibi aradaki tütsü, deri, silhat, sandalağacı, pembe biber, amber gibi notalar birleşerek kokuyu gayet çekici klasik maskülen bir erkek parfümü haline getiriyor. Kesinlikle sert, ağır ya da boğucu bir parfüm değil. Ama klasik yapılı bir erkek parfümü olduğunu algılamanız ve basit bir yaz parfümüm beklememeniz gerekiyor. Ne yazık ki bir dezavantajı biraz sönük yapılı ve tene yakın kalmayı seviyor. Yani bir Envy gibi ben buradayım diye bağırmıyor. Gün içinde en az bir kere tazelemek şart. Bir diğer dezavantajı da nispeten sabit karakteri ile bir süre sonra sıkıcı olabilmesi. Yani bana göre uzun yıllar sürekli kullanacağınız bir parfüm olması zor. Ara sıra özledikçe kullanılacak bir ürün. 

Özetle; parfüm dünyasında bir klasik olmuş, şöyle bir bakınca bile üzerindeki emekler anlaşılan, Gucci' nin çıkarmış olduğu en iyi parfümlerden bir tanesi. Herkese göre olmayan, ne istediğini bilen  zevkli kişilerden, zevkli kişilere..


Kalıcılığı ortalama, fark edilirliği ortalamanın az altı. Uygun yaş aralığı 22 ve üzeri. Yaş yükseldikçe daha uyumlu olacaktır. Sonbahar ve kış mevsiminde kullanılacak hafif sıcak, modern bir parfüm. Kendisini en iyi akşam saatlerinde, toplantı, yemek gibi ortamlarda gösterecektir. Biraz tekdüze karakterli kokusu ve fazla kuvvetli olmayan yapısına rağmen muazzam kalitesi ile en az bir şişe edinilmeyi bence kesinlikle hak ediyor. Hermes, comme des garçons gibi ülkemizde zor bulunan ve pahalı olan yüksek kaliteli yarı niche parfümlerin kalitesi nasıl oluyor görmek isterseniz, gucci pour homme bunu size gösterecektir. Ciddi parfümseverlere şiddetle öneririm.

Azzaro - Visit for Men (2003)

"bir dezavantajı biraz ten seçmesi.."



Bugünkü ilk parfümümüz olan visit baharatlı odunsu parfümler sınıfında yer alan, ancak renginden de tahmin edilebileceği üzere gayet yumuşak ve ferah tarz bir koku. 2003 çıkışlı olan parfüm modern bir yapıda. 

Visit' in harmanında:

üstte: bergamut, kakule, pembe biber, zencefil, muskat
ortada: laden reçinesi, peygamber ağacı(lignum vitae), tütsü, sedir
altta: misk ve amber

notalarından oluşuyor. Ne eli ne de gözü yoran bir harmanı var. Elbette ki harman tam olarak doğal esanslardan yapılmış değil, ancak direk olarak yüzünüze rahatsızlık veren bir sentetikliği yok. 2000' lerde çıkmış bir koku olarak bu açıdan başarılı buldum. Harman dikkatinizi çekeceği üzere fazla turunçgil ya da çiçek notası barındırmayan ılık bir harman. Daha en yukarıda kakule, pembe biber, muskat' ın yumuşak tatlımsılıkları sizi karşılıyor. Buna laden ve tütsü de destek oluyor. en alttaki misk ve amber'de kokuyu her daim ılık tutuyorlar. Buradan gözünüzde tatlı bir body kouros canlanmasın. Parfüm gayet hafif yapılı. 


Koku olarak, çok hafif tatlımsı odunsu bir kokuya sahip. Bu tatlımsılık ne kadar derseniz Lancome Hypnose' dan gayet hafif, jil sander for man' e benzer bir karakterde diyebilirim. Özellikle Sander' i beğenenler bu parfümde de yabancılık çekmeden, hemen seveceklerdir. İlgilileri biliyordur bu tarz yumuşak, kremsi tatlılıkta, hafif modern odunsu kokular arasında en başarılarından biri jil sander' dir. 

Visit, sander' e oldukça benzemekle kalmıyor, ondan biraz daha ferah yapıda ve artı olarak daha belirgin ve kalıcı bir kokuya sahip. İkisi arasında seçim zor, sander biraz daha orjinal kokuyor, visit ise kalıcılık ve fark edilirlikte daha başarılı. Visit' in bir dezavantajı biraz ten seçmesi. Jil Sander' de her parfüm gibi az da olsa ten seçmekle beraber, visit bu konuda oldukça seçici. Bende çok güzel, verimli ve dengeli kokarken, beyaz tenli iki arkadaşımda daha sentetik gibi, tatlı notaları örtülmüş ve buruk bir koku olarak döndü. Bu yüzden almadan önce mutlaka teninizde denemeniz lazım.


Özetle; kokusu gayet güzel ve beğenilesi, başarılı harmanlı, modern, olabildiğince doğal kokmaya çalışan başarılı bir tatlımsı odunsu koku. Beğendim.

Kalıcılığı ve fark edilirliği ortalama üzeri. Uygun yaş grubu 16'dan başlar ve gider. Belirli bir tercihi yok. Kullanım zamanı olarak da uysal ve modern yapısından dolayı dört mevsim de düzenli kullanılabilir. Tavsiye ettiğim güzel bir parfüm.