Emanuel Ungaro etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Emanuel Ungaro etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

11 Haziran 2011 Cumartesi

Emanuel Ungaro - Ungaro II (1992)

"Kadınları klişeleşmiş incir, bal, badem, çikolata, kakao, kahve, karamel ile değil de kendi silahları olan güllerle vurun.."
 


Parfümle biraz ilgili olan herkes, Ungaro pour l'homme üçlemesi ile diğer tüm ungarolar arasında kesin bir çizgi olduğunu bilir. Bu üçleme sanki başka bir parfümeri tarafından yapılmış gibi farklı ve özeldir. Hatta parfüm dünyasındaki en özel üçlemedir. Bugün serinin ortanca kardeşi Ungaro II konuğumuz. Kendisi 92 çıkışlı baharatlı oryantal tipinde, yine çok kompleks bir parfüm. Ne yazık ki artık üretilmiyor. Ancak hala bulunabiliyor.

Ungaro II' nin harmanı:

üstte: portakal, kişniş, lavanta, fesleğen, portakal yağı, bergamut, limon
ortada: karanfil, zencefil, biber, süsen kökü, yasemin, gül, sardunya
altta: deri, amber, sandal ağacı, tonka fasulyesi, silhat, misk, asilbent, vanilya, sedir, misk kedisi

notalarından oluşuyor. Normal bir parfüm için son derece yoğun görünecek böyle bir harmanı, pour l'homme serisinde görünce şaşırmıyoruz. Zengin harman nedir sorusuna örnek olacak bir harman. Ayrıca harmandaki piramitin ne kadar düzgün inşa edildiğine dikkatinizi çekerim. Üstte canlı turunçgiller ile hafif aromatikler. Otada baharatlar ve çiçekler. Altta tatlı, hayvansı ve odunsu notalar. Çok kibar bir akış görünüyor. Bir parfümün iyi olması için böyle kalıp bir harmana sahip olması gerekmese de, bu yapı basit görünmesine rağmen her üreticinin kolayca beceremediği bir tip.  

Peki bu kadar yazdım, ungaro II harman olayını kotarabilmiş mi? Bu kadar notayı kusursuzca harmanlayabilmiş mi? Pek değil. Harmanı için muhteşem diyemem ancak tatminkar diyebilirim. Akış çok güzel, köşelilik yok, ungaro III' te olduğu gibi her nota yer yer öne çıkıp algıları zorlamıyor. Peki o zaman sorun ne? Sorun şu ki, ungaro II böyle bir harmandan beklediğinizi veremiyor. Evet notalar son derece doğal, sentetiklik yok. Ama o canlı, dolu turunçgillerde beklediğinizi bulamıyorsunuz. Keza alt notalar da öyle. Sanki notalar hep bir tedirginlikle ayarlanmış gibi. Ama kötü mü? Hayır kesinlikle. Bu sadece bir parfümseverin parfümden beklentisi çok yüksek olup, istediğini bulamayınca çirkefleşmesi. O yüzden siz beni boşverin. Baharatlı oryantal tipine aldanmayık, son derece yumuşak ve gayet hafif yapılı. Bijanlardan daha daha hafif yapıda. O yüzden bayık, ağır bir koku olacağı korkunuz olmasın.

Kokusuna gelirsek. Tüm unagaro pour l'homme serilerinin koyu ve karanlık kokulara sahip olduğunu biliyoruz. Ungaro II' de farklı değil. Tıpkı Ungaro III gibi, o da koyu bir karaktere sahip ama biraz daha farklı. Ungaro III kapkara, gizemli yapısıyla tam bir gotik parfümken, ungaro II koyu fakat romantik yapısıyla da bir barok dönemi parfümü izlenimi veriyor. Maskülen bir parfüm ama sert ya da buruk değil. Aksine ekşimsi, tatlı, yumuşakbaşlı bir karakteri var. Bunu sağlamada en önemli nota gül notası. Gülün, üzerine şeker serpilip fırınlanmış limon hissiyatı veren üst harman ile karışmasıyla bence çok özel, romantik, duygulu, farklı bir koku ortaya çıkmış .buradaki gül kesinlikle bizim gül suyumuz gibi bir kokuyla alakalı dğeil. Çok elegant bir gül, tatlı limon karışımından bahsediyorum size. 


Tabi tüm parfüm bu iki notadan ibaret değil, hemen hemen tüm notalar hissediliyor. Ama genel koku karakteri tatlı ekşi limonla yoğurulmuş pembe güller ve altlarda onları ısıtan tatlımsı, hafif kirli havyansı notalar. Bazı platformlarda ungaro II' yi güller ve kan temasına benzeten yorumlar olmuş. Açıkcası ben zorlasam da kan hissiyatı alamadım. Çoğunlukla hemfikir olduğum konu, romantik bir koku olduğu. Burada barok koku dediğim için eski moda bir koku olduğunu düşünmeyin, aynı şekilde romantik ancak feminenlik barındırmıyor. Bir erkek parfümünün en orjinal hallerinden birisi aslında. İşte zaten bu özellikler ungaro üçlemesini bu kadar özel yapıyor. Koku güzelliği ortalamanın üzerende, herkese gitmeyecek olsa da özellikle beğenilmeyecek bir yanı yok. 

Özetle; serideki yerini tamamen hak eden, erkek parfümleri arasındaki en farklı ve özel parfümlerden biri olan özel bir koku. Koku, harman, genel beğeniye gitme açısından efsane denilemez belki, ama konsept ve yapı olarak en özgün parfümlerden.  Açıkcası artık parfüm dünyasında bu kadar özenilen parfümler olmadığı için üzülüyorum. Kişisel olarak; finalde, benim serideki nihai tercihimin ungaro III olduğunu hatırlatayım.

Kalıcılığı bende ortalama, fark edilirliği ortalama altıydı. Uygun yaş grubu ağır bir koku olmamasına rağmen, karakteristiğinden dolayı 30 ve üzeri. Koyu ve romantik yapısından dolayı daha ziyade sonbahar ve kış mevsimine uygun bir parfüm. Her türlü romantik ortam, yakın temas durumlarında gayet cezbedici olabilecek bir parfüm. Kadınları klişeleşmiş incir, bal, badem, çikolata, kakao, kahve, karamel ile değil de kendi silahları olan güllerle vurun. Tatlımsı, yumuşak maskülenleri seviyorsanız özellikle beğeneceğinizi düşündüğüm bu parfümü, ciddi parfüm kullanıcılarının koleksiyonları için de bulunmaz nimet olarak görüyorum.

9 Eylül 2010 Perşembe

Emanuel Ungaro - Ungaro III (1993)

"çok zengin, koyu tarzda, gotik bir kokusu var.." 


Evet, işte karşınızda ünlü Ungaro. Bir Ungaroyu anlatmak herkesin yapabileceği bir iş değil. Çünkü çok dolu, çok sesli yapılara sahipler. İncelemesini yaptığım serinin 3 numaralı son versiyonu ve bence en iyisi. Parfüm 1993 çıkışlı aromatik fujer bir koku.

Ungaro III' ün harmanı:

üstte: portakal, maun, kişniş, lavanta, votka, limon, adaçayı
ortada: yasemin, inci çiçeği, gül, sardunya
altta: sandal ağacı, silhat, misk, meşe yosunu, kabe samanı, sedir

notalarından oluşuyor. Üst notalarda pek görülmeyen votka ve maun gibi iki inginç nota var. Orta notalar alışıldık çiçeksi notalar. Alt notalar da yine oldukça standart ve sevilen bir kombinasyon. Alt notalarında meşe yosunu, misk, sedir ve silhat barındıran herhangi bir parfümün başarısız olması zaten düşük bir ihtimal.

Hımm, Ungaro III'e nerden başlasam. Harman çok doğal, çok zengin. Notalar birbirleriyle uyumlu olmakla beraber, hepsi ayrı ayrı kendisini belli ediyor. Bu durum baştan sona böyle. Gün içerisinde devamlı farklı bir notayı fark ediyorsunuz. Bu bazen algılarınızı yorabilse de, bu; kokuyu özel yapan önemli bir tarz.


Kokusuna gelirsek; çok zengin, koyu tarzda, gotik bir kokusu var. Gotik koku nasıl olur demeyin. Ungaro III' ü kullandığınızda gotik koku nasıl olur tam olarak anlayacaksınız. Koyu, köşeli, karanlık odunsu bir atmosferin her yerinde tatlımsı gül notası. Kırmızı güller. Gözünüzün önüne, karanlık köşeli mimariler, kırmızı güller, kırmızı şarap, hatta kan geliyor. Koku kendine has ve farklı olmakla beraber oldukça güzel.

Hristiyan cenazelerini düşünün, herkes siyah giyinmiş. Mezarlıkta yanyanalar, işte bu ana çok uygun bir koku mesela. Kesinlikle liseli, tecrübesiz, akşamcı kokusu değil. Ama bir italyan restoranına mükemmel uyum sağlar. Hareketli ve ateşli danslarda karşınızdakini etkiler. Kendisini kanıtlama derdi yok, çünkü parfüm dünyasındaki en kendine has parfümlerden biri. Bakın basenotes'ta çok güzel bir tanımlaması var:

"I loved Ungaro III from the very first try. It is a very rich and sophisticated fragrance, but not necessarily as dark as other users described it- it certailny has obviously "dark" oriental, spicy, leathery-wooden tones but wisely counterbalanced and completed by citrus and fruity tones- somewhat like Fahrenheit with a lighter, fruitier and warmer finish. But maybe even the lighter notes harmonize perfectly with the slightly "gothic" touch of this scent- rather than suggesting fresh fruit and citrus, they rather resemble the scents a Baroque still life with fruits, autumn leaves and wine might remind of - overripe, almost slighly decaying rich grapes, leaves bearing a slightly wooden and smoky undertone, heayily scented desert wines, expensive Oriental incense... I associate with rich golden-brown, slightly melancholic landsacpes, textures and colours somewhat like in a Rembrandt painting. The bottle matches this sensation perfectly, its touches of old gold, the purple-violet glass and bottle-cap reminding of red marble is in perfect harmony with the content. A very balsamic and warm, sensual and luxurious version of a Mediterranenan-chypre scent."



Sonuç olarak özel bir koku. Karışık ve maskülen ama ağır değil, boğmuyor. Gayet yumuşak, oturaklı bir yapıda. Elbette bir başyapıt değil ama önemli bir koku. Herkesin aynı parfümü kullanmasından rahatsız olup benim parfümüm farklı, bana has olmalı diyenler bu kokuyu seveceklerdir. Ayrıca parfümle ilgileniyorum diyen herkesin en azından bir kere denemesi gereken bir parfüm.

Kalıcılık ortalama altı, fark edilirlik ortalam. Tene yakın kalmayı seviyor. Bu açıdan uygun zamanda, sıcak ve cezbedici bir parfüm. Uygun yaş grubu 25 ve üzeri. Bir kere mutlaka denemenizi tavsiye ediyorum ancak, parfüm tecrübeniz azsa, hatta 40-50 parfümden az parfüm tanıdıysanız henüz sizin için erken. Anlayamama ihtimaliniz yüksek olur.