Hermes etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Hermes etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

20 Şubat 2016 Cumartesi

Hermes - Eau des Merveilles (2004)

"normal şartlarda burnunuzu teninize dayamadığınız durumlarda kokusunu almıyorsunuz.."


Bazı kadın takipçilerim hiç kadın parfümü incelemiyorsun diye çemkiriyorlardı bana, hem blogun erkek parfümü üzerine olduğu hem de bir erkek olarak kadın parfümlerinde yetkin olamayacağımı söylememe rağmen açıklamalarım pek yetmiyordu. Alın size kadın parfümü inceleme. Gerçi Eau des Merveilles her ne kadar bir kadın parfümü olarak sunulsada bence tam bir üniseks parfüm ki zaten bu yüzden incelemesini veriyorum. İncelemesini verdiğim bu parfüm 2004 çıkışlı odunsu oryantal olarak kategorize edilen (ki bence alakası yok ne koku ne harman içeriği olarak) modern bir parfüm. Parfüm hafif ve sucul yapılı bir parfüm. Odunsu yapısı baharata göre daha önde. Zaten adı da yaklaşık olarak "su harikalar diyarı" gibi bir manaya gelmekte. Hermes bu parfümü günışığında yıldızları gören bayanlara adıyormuş. Parfüm benim şimdiye kadar hermes'in denediğim en vasat parfümü. Parfüm siteleri bile şöyle paradoksal böyle konstrastlı diye gazellemişler kendisine ama, bana göre abartılmış parfüm. Biliyorum bam diye girdim ama, gerekçelerim var. Bu sefer sağlam geldim, okudukça göreceksiniz. Önce bir bakalım.

Eau des Merveilles' in harmanı:
üstte: portakal, limon, elemi
ortada:amber reçinesi(kehribar), menekşe, pembe biber, kara biber
altta: köknar, meşe yosunu, sedir, madagaskar kabe samanı
 
 
notalarından oluşuyor. Harman hafif bir harman gördüğünüz gibi. Ama bunun reele yansıması daha da sade, harmandaki notaların yarısı neredeyse duyulmuyor. Zaten son derece hafif, çok düşük konsatreli bir parfüm. Asla bir oryantal gibi düşünmeyin, acqua di gio gibi bir sucul düşünün ama çok daha zayıfı. Esans olarak oldukça fakir. En azından sentetiklik yok, notalar doğal kokuyorlar. Öyle notalar arası geçişlerden, birbirlerini ezmelerinden vs bahsetmeyeceğim çünkü ciddi anlamda zayıf bir harman. 
 
 
Kullandığım en silik harmanlı parfümlerden bir tanesi. Şimdi diyeceksiniz ki "e bu kadın parfümü, senin teninde öyle olmuştur, yoksa çok güzel koku." Hayır efendim, bu kadar kötü bulunca acaba sıkıntı bendemi diye görmek için 3 farklı bayan arkadaşıma da denettirip tenlerinde nasıl olduğuna baktım. Sonuç aynı, hepsinde harman son derece silik ve zayıftı. Normal şartlarda burnunuzu teninize dayamadığınız durumlarda kokusunu almıyorsunuz. Bazen çok nadir olarak kendini belli ediyor, ama gerçekten nadir. Özetle harmana otur sıfır diyorum.
 
Peki koku. Bari koku güzel olsun. Arkadaşlar kokunun özeti; Çok hafif portakallı limoni bir sucul kokuya eşlik eden yarı metalik karabiber. Yani şöyle özel, böyle süper, eşsiz vs diye tarif edilen bir koku bundan daha büyük bir hayalkırıklığı yaratamazdı herhalde. Kokunun sönüklüğü yetmiyormuş gibi, kokunun kendisi de son derece basit, tekdüze, amatörce ve sıkıcı. Buna benzeyen pazarda onlarca parfüm var. Benim tenimde yukarıdaki açılış oluyor. Portakal yok gibi çok hafif açılışta, menekşe de öyle. Amber %5 gibi meyvemsi bir amber. Meşe yosunu yok. Sedir, kabe samanı ve köknar amberle birleşip çok hafif taze odunsu bir koku veriyorlar ama o da toplam kokuya oranı %10-20'yi geçmiyor. Kalan hep aynı sulandırılmış portaklımsı limoni bir koku ve biberli odun. Yine sorun bende mi diye diğer 3 arkadaşımda baktığımda, üçünde de aynı şekilde açılış ve gidişat gördüm. Bir tanesinde açılışışta portakal daha çok belli oluyordu ama esansı o kadar düşük ki 1 dakikada gidiyor portakal.  Bir diğerinde orta harmandaki menekşe parfüm otururken hafiften belli oluyordu. Bir diğerinde benim çok sevdiğim elemi açılışta hafif meyvemsi tatlılık veriyordu. Ama o da portakal gibi silik. Dördümüzde de temel koku aynıydı. Limoni bir sucul odunsu.
 
 
Kokan koku kötü değil; çok hafif, yumuşak, ferah bir sucul odunsu koku, hepimiz hemfikir olduk. Sedir ve köknar kaliteli.  Kızların üçü de kokuyu beğendi ama yine üçü de son derece zayıf olduğunu, ve basit bir koku olduğunu da söyledi. Yani gördüğünüz üzere kendim dışındaki kişilerin düşüncesi de aynı oldu. Kokuyla ilgili temel eleştirim kötü olması değil fazla basit olması. Hele bahis konusu hermes ve onun çok övülen bir parfümü olunca. Harmanla birlikte koku da böyle basit ve sönük olunca e bende kendimde buna çok abartılmış bir parfüm deme hakkını görüyorum. Harmanı kuvvetli bile olsaymış bu basit kokuyla yine pek özel olamazmış. Köknar sedir kombinesi lezzetli bir uyum oluştursa da, ara gövdeler zayıf, açılış da sönük olunca çabuk sıkıyor. Bu harmanla daha çok çalışılabilirdi biber geriye alınıp odun biraz öne alınabilirdi. Çok hafif sandalağacı ile sağlamlaştırılabilirdi. Açılışa bergamut eklenerek parlaklığı arttırılabilirdi. Bir de turnçgiller daha yüksek esans oranında kullanılabilirdi. Orta harmana nergis ya da hanımeli notası da eklediniz mi alın size harika bir hafif kadın parfümü olurdu. Böyle çok basit kalmış. Bir de şunu fark ettim; parfüm oldukça ten seçen, anı anına uymayan bir parfüm. Günün farklı zamanları bile aynı tende ufak değişimler gösteriyor. O yüzden kör alışa asla uygun değil. Teninize uyup uymadığını görmeniz lazım.
 
Özetle; hermes'e hiç ama hiç yakışmayan çok basit, sıradan, vasat bir parfüm. Sevilecek bir yanı h,ç mi yok diye düşünüyorum, nisbeten doğal bir harman içermesi ve parfümünün tenine çok yakın kalmasını seven çok hafif, yok gibi olan parfümleri sevenler için olabilir belki. Hadi basit minimalist kokusu çekilir de, bu kadar silik harman kabul edilemez. Olmamış Hermes, olmamış. Parfümün kendisinden çok pazarlamasına uğraşılmış.


Fark edilirlik dediğim gibi çok kötü. Kalıcılık derseniz o da düşük benim tenimde 3-3,5 saat civarıydı ki bu kadar cılız esanslı bir parfümden fazlasını beklemezdim zaten, 3 saate bile şaşırdım açıkcası. Her yaş grubuna uygun. Tam uniseks yapılı olmasıyla hem kadınlar, hem erkekler tarafından sorunsuzca kullanılabilir. Hafifliğiyle 4 mevsim kullanılabilir. Günün her vakti olsa da ferah karakteriyle günün erken saatlerinde daha iyi olabilir. Paranızı ziyan etmemenizi tavsiye ettiğim parfümlerden. Sedir köknar kombinesini çok seviyorsanız bunu iyi kombinelemiş bir parfüm olarak düşünebilirsiniz diyeceğim ama fiyatını düşününce kokusunun zayılfığını gördüğünüzde bana kızmayın.

6 Ekim 2012 Cumartesi

Hermes - Eau d'Hermes (1951)

"tam anlamıyla olmuş ideal bir maskülen.."


50' li parfümler hep mi iyi çıkar bilmem ama, eau d'hermes benim en sevdiğim parfümlerden bir tanesi. Deri grubundaki, baharatlı turunçgil nüanslarını taşıyan bu parfüm, tıpkı orange spice gibi üniseks olarak sunulsa da, safkan maskülen bir erkek kokusu.

Eau d'Hermes' in harmanı:

üstte: tarçın, lavanta, bergamut, yonca, kakule
ortada: tonka fasulyesi, vanilya, yasemin, sardunya
altta: huş, deri, sandal ağacı, tonka fasulyesi, sedir

notalarından oluşuyor. Harman son derece doğal, kaliteli, yoğrulmuş ve uyum içinde. Köşelilik yok. Öne çıkan, rahatsız eden bir nota yok. Bununla beraber tıpkı orange spice gibi 50' lerden gelen bir koku olmasına rağmen; harman eski kafa ve parfüm "yaşlı adam kokusu" değil. Özetlersem, harman son derece başarılı.

Kokusuna baktığımızda ise, genel olarak hep gayet modern, tematik parfümler yapan Hermes'ten böyle bir maskülen canavar beklemiyordum itiraf edeyim. Çünkü genelde bu gibi yarı niche ve niche markalar basit bir klasik maskülen yapmayı pek beceremezler. Sofistike olmaya o kadar kaptırırlar ki, nihai ürünler hep sınırlı kesime hitap eder ve genel beğenilerden uzaklaşır. Bu yüzden niche olarak kabul edilirler zaten. Basit bir Safari gibi herkesin beğeneceği maskülen bir parfüm onlar için zordur. 

Ama Eau d'Hermes' te durum farklı. Koku tam da benim damak tadıma uygun. Ötesi, berisi, yapmacıklığı olmayan başarılı erkeksi bir koku. Açılışı tatlımsı, oturmuş bir bergamut yapıyor. Öyle modern kokulardaki gibi çok taze, çiğ şekilde değil de, durmuş, oturmuş eau sauvage tarzında. Buna kakule, lavanta, tarçın' ın tatlımsı aromaları ekleniyor. Daha sonra yine sandal ağacı ve tonkanın tatlımsı yumuşaklığı eşliğinde deri ortaya çıkıyor. Aradaki vanilya, yasemin gibi yumuşak notalar da bu güzel akışa destek oluyor. 

Tam olarak tanımlaması zor, kendiniz denemeniz lazım. Tatlımsı, ekşimsi, ferah ve yumuşak bir deri kokusu diyebilirim koku için. Gerçekten çok güzel kokuyor, gün içinde sürekli bilekleri koklatacak cinsten bir parfüm. Tarz olarak mdm'e benziyor ama ondaki hayvansılığın yerini bunda deri almış. Böylece daha sevilesi ve daha rahat kullanılabilir bir koku olmuş. Tabi ikisinin de yeri ayrı. Bu parfümden sonra teri temalı parfümlere ilginiz artacak, söylemedi demeyin.


Özetle; hakkında aslında pek de fazla destan yazılmaya ihtiyacı olmayan koku. Harman olarak çok başarılı, çok beğenilesi bir parfüm. Terre d'Hermes' e göre genele daha fazla hitap edebilen bir ürün. Ağır, bayık, sıkıcı değil, tam anlamıyla olmuş ideal bir maskülen. 


Bende kalıcılığı ortalama, fark edilirliği ortalamanın biraz altıydı. Gün içinde bir ya da iki kez tazelemek iyi olacaktır. Yaş dışında her zaman, her ortamda kullanılabilir. Terre'ye göre daha oturaklı yapısından dolayı hedef yaş grubu 40 ve üzeri. Ama ağır olmayan yapısı sayesinde ben 25 ve üzerinin de rahatça taıyabileceğini düşünüyorum. Tabi siz yine de 30 altıysanız körlemesine almayın. Benim de favorilerimden olan bu parfümü, adam gibi maskülen parfüm arayanlara şiddetle tavsiye ediyorum. foto: whatmenshouldsmelllike.com

5 Ağustos 2012 Pazar

Hermes - Un Jardin Sur Le Nil (2005)

"üniseks koku böyle yapılır diye ders veren bir parfüm.." 


Un Jardin Sur Le Nil, Hermes' in incelediğim üçüncü parfümü. Nil bahçeleri gibi bir anlamı var. Jardin, yani bahçe serisi 4 farklı parfümlerden oluşmakta ve hepsi de ünlü burun Jean Claude Ellena tarafından yaratılmış. Nil temalı incelediğim versiyon 2005 çıkışlı çiçeksi/meyvemsi karakterde hafif ve pozitif bir parfüm.

Un Jardin Sur Le Nil' in harmanı:

üstte: mango, havuç, domates, greyfurt
ortada: portakal, şakayık, hint kamışı, sümbül, nilüfer
altta: laden reçinesi, zambak, tarçın, misk, tütsü

notalarından oluşuyor. Son derece orijinal bir harman. Hermes' ten de başkası beklenemezdi zaten. Harmanda sentetiklik bulunmuyor. Notalar kaliteli. Fakat havuç, domates, kamış gibi pek alışıldık olunmayan notalardan dolayı farklı bir havası var. Şimdiye kadar kullanmış olduğunuz tüm parfümlere göre daha farklı bir havası olduğunu fark edeceksiniz. Sakin yapılı ve uysal bir harman. Sert maskülen notalar yok. Taze, hafif buruk daha doğrusu ham, hafif reçinemsi, hafif çiçeksi, uysal, dingin ve öz. 



Üniseks yapıda olan parfüm, son derece hafif, temiz ve uçuk yeşil bir karaktere sahip. Koku; greyfurt ve ham mango kokusunun karışımının bombardımanı ile canlı ve parlak bir giriş yapıyor. Bu gayet yeşil, biraz meyvemsi, hafif buruk, hafif ekşi bir açılış. Tarz olarak ilk başta Terre gibi buruk bir açılışı var. Bunu da domates'in yeşil kokusu ile havuc' un karışımı sağlıyor. Bu yeşil, ham ve meyvemsi yapı uzunca bir süre bu şekilde kalıyor. Sümbül pek etkin değil, nilüfer aradan tatlı tatlı kendini gösteriyor. 

Parfüm oturmaya başlayınca alttan reçineler, misk ve tütsünün vurmasıyla daha dengeli bir hal alıyor. Fazla canlı ya da dinamik bir koku olmamakla beraber, güzel bir akışa sahip ve zaman geçtikçe oturup daha olgun bir hale geliyor. Genel olarak koku karakteri yeşil, egzotik meyveli ve dingin yapıda. Hiç bir zaman standart turunçgilli parfümler gibi tatlı, asidik bir kokuya sahip değil. Benzeri bir parfüm olmadığı için ancak kendiniz denediğinizde tam olarak neye benzediğini anlayacaksınız.

Özetle; Un Jardin Sur Le Nil, modern ve ileri görüşlü bir parfüm. Her erkekler, hem de kadınlar tarafından rahatlıkla kullanılabilecek, üniseks koku böyle yapılır diye ders veren bir parfüm. Orijinal ve modern parfüm arayanlar için birebir.

Fark edilirliği ve kalıcılığı benim kumral tenimde ortalamanın hallice altındaydı. Normalde ciddi puan kıracağım bu zayıflıkları kokunun kalitesi ve özgünlüğünden dolayı birazcık görmezden geliyorum. Koku yapı olarak 16 yaştan 35 yaşa kadar kullanılabilir yapıda olmasına rağmen, kalitesinin anlaşılabilmesi ve kullanıcısıyla iyi uyum sağlaması açısından ben 25-35 arası ideal diyorum. 

Kış harici her mevsim severek kullanılabilir, ancak tahmin ettiğinizi gibi asıl olarak bir bahar ve yaz parfümü. Bir pazar sabahı, deniz kenarı bir bahçe/balkonda kahvaltınızı yaparken üzerinizde olduğunda gününüzün daha pozitif geçmesini sağlayacak bir koku. Günde bir- iki defa tazelemek sizin için sorun değilse ve genelde sıyrılan, farklı, ferah bir parfüm arıyorsanız Un Jardin Sur Le Nil' i denemenizi tavsiye ediyorum.


23 Eylül 2011 Cuma

Hermes - Eau d'Orange Verte (1979)

"bir edc için bile kabul edilemeyecek kadar uçucu.."
 



Orange Verte uzun zamandır kullanmak istediğim kokulardan biriydi. Kötü çıkmasa da parfümden tam olarak istediğimi bulamadım. 79 çıkışlı üniseks parfüm hafif yapılı çiçeksi/yeşil tipte bir edc.

Eau d'Orange Verte' in harmanı:
üstte: limon, mandalina, portakal çiçeği, bergamut
ortada: papaya, mango, yasemin
altta: meşe yosunu, silhat

Harmanı sade ve minimalist. Tüm sevilesi ve taze esanslar kullanılmış. Meşe yosunuyla da hafif karakter verilmiş. Harman, gayet doğal, misk gibi bir harman. Bu notalarla tahmin edeceğiniz gibi bir köşelilik yok. Yumuşacık, akıp giden bir yapısı var. Kaliteli olduğunu hissettiriyor. 


Harman dışında kokusuna geldiğimizde ilk büyük eksikliği ortaya çıkıyor. Aslında kokusunu beğenmeyecek insan çok az çıkar. Çok canlı ve temiz bir portakal, limon karışımı. Limon daha baskın, ekşimsi ve asidik şekilde. Bahsettiğim büyük sorun için rochas eau de rochas incelemesine bakabilirsiniz. Aynı durum. Bariz limon kolonyası kokusu, bunda da en sonlarda ortaya çıkan silhat ve az kalıcılık. Aslında çok süper, çok eğlenceli notaları var gibi görünse de, özeti dediğim gibi başta standart limon kolonyası, sonrasında uçmaya yakın sakin bir silhat ve final. Ara notalar pek gelmiyor. Edc olmasından dolayı kalıcılık gayet kötü. 15 dakikada bir yenileme ister. Rochas'a göre farkı; arada çok zor şekilde papaya ve meşe yoşunu' nun hissedilebilmesi, bundan dolayı % 100 limon kolonyası gibi kokmaması ve biraz daha karakterli olması. Fakat bana sorarsanız aradaki bu ufak nüanslar onu kaliteli bir kolonyadan öteye taşımaya yetmiyor. 

 

Özetle; kalitesi ve doğallığına rağmen bu kadar negatif yönleri onu mantıksız kılıyor. En azından kalıcılığı birkaç saat sürse kabul edilebilirmiş ama bir edc için bile kabul edilemeyecek kadar uçucu. Anlamadığım hermes'in bunun çok daha kuvvetli, kalıcı ve oturmuş versiyonu olan concentree versiyonu varken, bunu üretimden kaldırmayıp insanları güle oynaya kazıklaması. Şu haliyle kıyasladığımda Guerlain acqua allegoria pamplelune tarafından eziliyor.


Kalıcılık yukarıda yazdığım gibi. Fark edilirlik ortalama. Uygun yaş grubu 20 ve üzeri. Tam anlamıyla yazlık ve ilk baharlık, canlı temiz bir koku. Her mekanda kullanılabilir. Ama bariz daha başarılı ve kalıcı concentree versiyonu varken buna hiç bakmayın derim.

20 Şubat 2011 Pazar

Hermes - Terre d' Hermes (2006)

"Terre'yi, terre yapan tek olması.."
 


Bir süredir bu parfüme doğru düzgün bir inceleme yazabilmenin stresini yaşıyordum. En baştan gerek bu parfümün, gerekse bu incelemenin standart gündelik parfüm kullanıcılarına yönelik olmadığını belirteyim. Parfümü hobi seviyesine çıkardıysanız da bu inceleme size göre değil. Eğer zevk statüsüne getirdiyseniz o zaman hoş geldiniz. Uzun bir inceleme olacak, zevk alacağınızı umuyorum..

Hermes markasının düğer ürünleri beni ilgilendirmiyor. Ben parfümleri ile ilgileniyorum. Kalitesi ve misyonuna göre 60 yıldır parfüm üreten oldukça genç bir firma olmasına rağmen, bugün hermes parfümleri hangi modeli olursa olsun adları saygı ile anılan ürünler. Çok daha köklü bir parfümevi olan Guerlain bana göre hermes' in doğrudan rakibi. İki markanın parfümlerinin kalitesi birbirlerine çok yakın. Hermes' in tecrübesi daha az olmasına rağmen dönemin en iyileri ile çalışarak her seferinde sağlam parfümler yapmayı başarıyor. Hermes, Guerlain ile birlikte benim yarı niş markalar olarak tanımladığım üreticilerden. Bunların altında Yves Saint Laurent ve Gucci, üstünde Creed ve Comme des Garçons var. Yani çoğu ürünlerinin kaliteleri pahalı üst sınıf parfümlere yakın, ancak fiyatları yarı ya da üçte biri civarında. Bunları aslında parfümü artık zevk meselesi haline getirmiş sizlere anlatmam abes biliyorum, ancak hala inatla okuyan diğer meraklılar varsa diye yazmadan edemedim. :)



Evet, blogda bir ilk olarak bu parfüm için, kullanıcı kitlesini kesin bir çizgi ile çizmek istiyorum. Ödül almış, çok populer olmuş, her yerde sahteleri çıkmaya başlamış bir koku olabilir. Ancak bu Terre' nin herkese uygun olmadığı ve ciddi deneyimli kullanıcılara yönelik üretildiği gerçeğini değiştirmiyor. Ha siz hala inat mı ediyorsunuz?, o zaman sonuç büyük ihtimalle bir zamanlar benim de yapmış olduğum gibi "çürük portakal kabuğu kokusu gibi" yorumu yapıp burun bükmek olacaktır.

Önce teknik analizini yapalım. Terre d' hermes 2006 çıkışlı baharatlı odunsu bir koku. Ancak bu sadece temel olarak böyle. Çünkü bu parfümün tam karakterine uygun bir koku grubu şu anda yok. Çıktıktan bir süre sonra bir çok başka parfüme ön ayak olan bu tarz, bizde saçma bir şekilde "dünyevi" ya da "topraktan gelen" şeklinde çevireceğimiz "earthy" parfüm sınıfını yakında literatüre sokacak gibi. Bu sınıfın özelliği hayvansal nota içermeyen ve hava, su, odun, toprak ve toprakta bulunan çeşitli minerallerin bir kombinasyonu olması. -Toprakta bulunan herşey, toprakta yetişen herşey- Özeti bu. Harmanına bakalım:

Terre d' Hermes' in harmanı:

üstte: greyfurt, portakal, çakmaktaşı
ortada: kara biber, pembe biber, sardunya, silhat
altta: sedir, kabe samanı, asilbent


notalarından oluşuyor. Açıkca görüldüğü gibi pek alışıldık olmayan bir harman. Hiç bir hayvansal nota yok. Ama çakmaktaşı gibi esrarengiz bir nota var. Zaten işte o esrarengiz çakmaktaşı notası da terre'yi ya sev, ya terket kokusu yapan yegane nota. Harman çok farklı ve kendine has. Harman, kendi içerisinde gayet iyi kaynaşmış olsa da, üst notalar her daim baskın notalar ki bu parfümlerde çok az gördüğümüz bir durum. Bunu sağlamak büyük ustalık gerektiriyor. Notalara özellikle dikkat etmezseniz aldığınız kokular; portakal, greyfurt, çakmaktaşı(ki bilmiyorsanız ilginç, koyu buruk, yeşil merhemsi bir koku hissiyatı veriyor), buruk odunsu notalar şeklinde. Ben hiçbir şekilde asilbent'i almıyorum. Belki bendeki şişeden, belki geçrekten çok hafif olmasından. Bu yazdıklarım harmanı bilmeden aldıklarınız. Harmanı bilerek koklarsanız fazladan sardunya, sedir, kabe samanı ve silhat notalarını da alabilirsiniz. Benzoin gene yok. Tüm notalar son derece doğal ve organik. Sentetiklik yok. Ancak önemli bir noktaya değineyim.
  

Terre'nin bazı şişelerinde sardunya daha az miktarda, silhat ve kabe samanı daha yüksek miktarda. Bunlarda portakal daha öne çıkıyor ve bu yeşil sabunsu notalarla birleşip daha tatlımsı ve neşeli bir koku ortaya çıkıyor. Bazı şeşelerinde ise sardunya çok daha yüksek miktarda ve kokuyu genel bir koyu, acımsı, buruk odunsu notalar ve çabuk sönen portakal izliyor. Bazı versiyonlarda çakmaktaşının kendine has keskin, sanki merhemsi kokusu buram buram yayılırken, bazılarında ilk açılıştan sonra sönük kalıyor. Ne yazıkki bu durum terre'nin en önemli sıkıntısı tam sabit bir şekilde gelmiyor. Şansınıza göre elinize bu kombinasyonlardan biri geçecek. En ideali silhat, kabe samanı ve çakmaktaşının daha yoğun hissedildiği daha canlı ve turunçgilimsi olan versiyon. Eğer elinizdeki böyleyse onu çok iyi koruyun, hayatınızda edinebileceğiniz en iyi kokulardan biri. Diğer versiyonlardan gelmişse yapacak birşey yok, kaderinize razı gelin, benim ikinci şişemde yaşadığım gibi. Bu arada parfümün 2009'da edp versiyonu da çıktı. Bu versiyonda ne oldu, neler değişti, hangi notalar kuvvetlendi bilmiyorum.



Harmanı geçtikten sonra kokusuna gelelim. İşte burası Terre'yi özel yapan kısım. Çok özel, kendine has bir kokusu ve karakteri var. Gerçekten topraktan geldiği izlenimini uyandırıyor. En kaba şekliyle; çürük portakal kabuğu gibi açılışa sahip, en basit şekliyle tanımlamam gerekirse; acımsı, buruk, yarı kuru portakal, koyu buruk odunsu notalar. Terre d'Hermes buruk bir parfüm. Yani bir CK escape gibi tatlı, canlı, meyveli güzel bir açılış beklemeyin, yüzünüze şamar yemiş gibi olursunuz. Yarı köşeli, buruk, gizemli bir kokusu var. Mineralli yapısını hissettiriyor. Tam olarak nasıl koktuğunu söyleyeyim:

Bir portakalı kesip toprağın üzerine koyun, orada biraz çürümesine izin verin. Daha sonra portakalı kaldırıp o toprağı avucunuza alıp koklayın. İşte tam böyle kokacaktır. Biliyorum hiç çekici gelmedi değil mi? Ancak gerçekten kendi burnunuzla koklamanız gerekiyor. Böyle tanımlanan bir kokunun bu kadar çekici olabileceğini kim tahmin edebilirdi? 



Standart bir teknik anlatım yapmam gerekirse, parfüm ilk sıktığınızda greyfurt ve portakalın hafif tatlı ama çok da canlı olmayan kokusuyla açılıyor. birkaç saniye içerisinde hemen çakmaktaşı ve sardunya kuvvetli biçimde bunları baskılıyor. Çakmaktaşı bir yeşil merhemmişcesine ilginç mineralimsi bir koku yayarken, sardunya kokuyu acılaştırıp, buruklaştırıyor. İşte hermes'e o koyu, buruk, acımsı havasını bu iki nota veriyor. Biberler çok etkin değiller. Ama pembe biberin o mis gibi kokusunu hermeste bulamadığımı söyleyeyim. Daha iyi bir pembe biber notası kullanılabilirdi. Neyse, sardunya kokuyu buruklaştırdıktan sonra koku yavaşça statik bir hale geçiyor. Üstte greyurt ve portakalın azalmış ama sabit kokuları, çok hafif çakmaktaşı(bazı versiyonlarda kuvvetli), sardunya ve çok az biberle buruklaştırılmış durgun odunsu notalar. Sedir notasının da yarı buruk aromatik bir kokuya sahip olduğunu düşünürsek hermes için kötü bir tabirle "tatsız" bir koku diyebiliriz. Ama biz parfüm hastaları için parfümün iyi olması için mutlaka neşeli ya da canlı ya da çok güzel kokması gerekmiyor. Artık bir seviyeden sonra kalite, farklılık, özgün karaktere sahip olup olmama gibi durumlara merak sarıyoruz. İşte terre'de de bu durumların hepsi var. Neşeli ya da turunçgilli canlı bir koku olsaydı ne özelliği olurdu? Böyle bir sürü koku var zaten, ama hermes gibi kaç koku gösterebilirsiniz bana?


Ödül almış, çoğu kişi için gelmiş  geçmiş en iyi erkek kokularından biri olarak kabul edilmesini bırakalım, şunu kesinlikle inkar etmemek gerekiyor: terre herkesin beğenebileceği, herkese uyabilecek, arkadaşınıza kolayca önerebileceğinz bir parfüm değil. Konuya ciddi bakan bir parfüm kullanıcısına ihtiyaç duyuyor. Ben bu açıdan 100den az parfüm kullandıysanız henüz terre d'Hermes  için acele etmeyin diyorum. Alayım moda olmuş, çok övülüyor, çok farklıymış diye seçilecek bir koku değil. Birarayıştaysanız bakmanız gereken kokulardan. Tecrübeli bir kullanıcı dahi olsanız size fazla farklı gelebilir. Alışması ve sevmesi en zor parfümlerden birisi. Terre' de yapabileceğiniz en büyük hata ilk denemenizde nihai kararınızı vermek olur. Genelde ilk izlenimler hep olumsuz oluyor. Bu bakımdan parfüme 2 hafta kadar zaman tanıyın, bu süreden sonra büyük ihtimalle baştaki fikriniz değişecek ve kokunun özel yönlerini görüp bağlanacaksanız. Ha bu süreden sonra da beğenmemişseniz, o zaman gerçekten size göre bir parfüm değil demektir. Ancak severseniz bir daha bırakamayacağınız bir parfüm. Terre'yi, terre yapan tek olması.


Özetle, benim "tüm zamanların en iyi erkek kokularından biridir" demesemde, günümüz modern kokular içerisinde kesinlikle en önemlilerinden biri olduğunu söyleyeceğim özel bir koku. Ağır, sert ya da maskülen değil. Son derece modern, ciddi, oturaklı insan kokusu. Erkeksi, feminenlik barındırmıyor. Terre d'Hermes' in bu kadar sevilmesi ya da önem verilmesinin nedeni kokusu değil, karakteri ve getirdiği yenilikler. Çünkü sırf koku güzelliği açısından değerlendireceksek az kişinin beğenisine uyacak bir parfüm. Bazı yerlerde son yılların en iyi parfümü seçiminde dior homme ile birlikte adı anılıyor olsa da, kişisel fikrimi sorarsanız dior homme sadece farklı bir konsepte sahip olan, fakat ne yenilik getirme, ne özgünlük, ne de kalite açısından terre d'hermes ile, hatta herhangi  bir hermes parfümü ile yanyana konulabilecek kadar önemli bir parfüm değil. Elbette beğeniler farklıdır, ancak terre'nin parfüm dünyasında yaptığı etkiyi kimse görmezden gelmemeli.


Terre d'Hermes' in kalıcılığı, iyi ile çok iyi aralığında geziyor. Benim tenimde ortama göre 8-12 saat arası kalabiliyor. Elbiselerde ise 2-3 gün kadar kalıyor. Bu edt versiyonu için geçerli edp versiyonu çok daha iyi olacaktır. Fark edilirliği çok iyi değerlerde. Özellikle serin ve ağır havalarda ben buradayım diye bağırıyor. Her ne kadar her mevsim kullanılabilecek olsada, ben en çok soğuk karlı günlerde zevk aldım. Uygun yaş grubu 25 ve yukarısı. Kesinlikle 25 altı denemesin. Ciddi anlamda oturmuş bir karakter, tecrübeli bir kişilik ve burun gerektiriyor. Bu sözlerimi yanlış algılamayın. Eğer parfüm konusunu zevke dönüştürmüş ve parfüm kelimesine başkalarından çok farklı bir şekilde bakan biriyseniz kesinlikle tavsiye edeceğim, şu anda genel değerlendirmede listemde 260 parfüm arasında birinci, kişisel olarak da benim en favori birkaç parfümümden birisi. Standart parfüm kullanıcılarına doğrudan önermiyorum, kendileri deneyip görmeliler, onlar için oldukça riskli ve kesinlikle körlemesine alınmayacak bir koku. Bu uzun incelememi sıkılmadan okuduğunuzu umuyorum. Fotolar; H. M. Lenstalk, HDMHughes, bigsmallworld.




Not 9.10.2012: Son zamanlarda ben dahil pek çok kişi terre' nin yeniden formulize edildiğini düşünüyor. Kimisinin iddiasına göre önceden çok yüksek kullanılan iso-e kimyasalı, avrupa normlarına uyacak şekilde azaltıldı. Gelen cevap ise bunun doğru olmadığı en baştan normlara uygun oranlarda kullanıldığı. Kimisine göre ise edp versiyonu çıkarıldığında edt versiyonunda zayıflatmalar yapıldığı. Bunu ben de düşünmeye başladım, çünkü alacağınız güncel şişelerde 5-6 sene önce ilk çıkan şişelerin vuruculuğu ve kalıcılığı yok. Ayrıca ilk başlarda turunçgilleri daha ön planda olup taze ve dinamik olan parfüm, son şişelerinde daha az turunçgilli, daha kuru, buruk, acımsı daha topraksı hale gelmiş. Çakmaktaşı notası azalmış. Edp ise biraz daha derli toplu. Ben kesinlikle Hermes'in bir şeyler karıştırdığını ve parfümü ziyan ettiğini düşünüyorum. Dolayısıyla edt yerine edp ile devam etmenizi öneriyorum. Gucci'den sonra başarılı parfümlerini rezil etme kervanına hermes de katılmış gibi görünüyor...