22 Nisan 2017 Cumartesi

Isabella Rossellini - Manifesto (2000)

"tekdüze koku karakteristiklerinden bıkmış birisiyseniz bu değişiklik size bir süreliğine ilaç gibi gelebilir.." 


Bugünkü incelemesini yazacağım parfüm ilginç bir parfüm. Piyasada pek bilinmeyen, çoğu kimsece adı bile duyulmamış bir marka. 1952 doğumlu italyan aktris ve manken  Isabella Fiorella Elettra Giovanna Rossellini 1995 yılında Coty markası ile yaptığı anlaşma sonucu kendi adını taşıyan kozmetik ürün gamı oluşturmuş. 2000 yılında da bu incelediğim kendi adını taşıyan(asıl adı Isabella Rossellini's Manifesto) ilk parfümü yaratılmış. Parfümün yaratıcısı acqua di gio, kenzo flower, romeo gigli, mugler cologne, lancome miracle, gibi sayısız popüler parfüme imzasını atmış olan Alberto Morillas. Bu adamdan yamuk pek çıkmıyor zaten ama, iş sadece burunla bitmiyor. Üretici Coty olunca çok yüksek kalite de beklememek gerekli. Fakat biz şimdi tüm bunları geride bırakalım. Parfüme dönelim, öncelikle parfümümüz çiçeksi yeşil olarak sınıflandırılmış edt formunda bir kadın parfümü. Ancak bir kadın parfümü olmasına rağmen arada oldukça güzel erkeksi yönleri de bulunuyor ve daha ziyade saf bir üniseks yapılı parfüm. O yüzden incelemeye karar verdim.

Manifesto'nun harmanı:

üstte: fesleğen, kuş üzümü yaprağı, beyaz biber, mandalina
ortada: ıtırşahi(sweetpea), yasemin, gül(beyaz)
altta: sandal ağacı, kestane ağacı

notalarından oluşuyor. Bu konuda fragrantica'da farklı bir harman dağılımı verilmiş ancak bana basenotes'daki harman daha doğru geldi. Bu arada yeniden formulüze edilmiş olabilir, pek bilinen bir parfüm olmadığından hakkında fazla bilgi bulamıyorsunuz.  Nispeten orjinal bir harman, sanırım kestane odunun bir parfümde ilk kez görüyorum, aynı şekilde ıtırşahi'de nadir görülen bir nota. Şimdi parfüm çiçeksi yeşil olarak tanımlanmış ama tam anlamıyla yeşil bir parfüm değil. Yeşil denince insanın aklına aromatiklik gelir. Burada o kadar baskın bir durum yok. Daha sucul çiçeksi gibi. 

Harman konusunda şöyle söyleyebilirim, parfüm sonuçta bir celebrity parfümü ve coty tarafından yapılıyor. Bu tarz parfümler, nişler ve klasik vintage parfümler en iyiler, kaliteli moda markalarının parfümlerini de ikinci sınıf sayarsak, üçünçü kalite olarak önümüze çıkarlar. Fakat Manifesto ilginç bir parfüm. Öyle aman aman ucuz, basit kokmuyor. Hatta kokusu bana göre oldukça orjinal ve farklı. Ona da geleceğim. Notalar çok çok belirgin değil, doğrudan içerikteki yazıldıkları halleriyle değil başka şeyleri andırarak kokuyorlar. Bu da yapay esanslardan gelmesi dolayısıyla normal. Ama kötü, burun büken bir sentetiklik, yapaylık yok. Çok yumuşak, temiz, duru bir harman. Bahara, serin günlere çok uyumlu. Köşelilik yok, notalar birbiriyle dengeli, tene yakın kalsa da sık sık kendini ortaya çıkarıp kokmayı da başarabilen ilginç bir harman. Tene yakın kalıp da kendini sık belli eden harman bulmak çok nadir görülen bir durum. Ben kalibresine göre harmanı başarılı buldum.

Asıl zevkli konu olan kokusuna gelirsek; nasıl ifade edeceğimi düşünüyorum. Oldukça beğendim, ama kendimi kaybedip abartmak, olduğundan güzel göstermek sizleri yanıltmak istemiyorum. Ama hakkını da yemek istemiyorum. Bu koku bana parfüm inceleme zamanlarıma ilk başladığım zamanlardaki eskilerde yitip giden bir kokuyu hatırlattı (Muelhens Extase Body Talk) bir de çocukluğumu. Neden çocukluğumu? Şöyle, şimdi harmanda yazanları boşverin, çoğu zaten yok gibi ya da doğrudan öyle kokmuyorlar, peki ne kokuyor? Açılış salatalıksı temiz bir notaya eşlik eden çok hafif vücut losyonu kokusu ve acı kavun üçlemesi şeklinde. İşte bana çocukluğumu andırması da bu acı kavunvari kokudan dolayı. Çocukluğunu betonlar arasında geçmemiş, azıcık yeşillik görmüş olan hemen herkes bu eşek sıpasını hatırlayacaktır. 


Onu ilk gördüğümüzde bu nedir diye merakla dokunmamız sonrası bütün tohumlarını püskürtmesi bize ne büyük bir heyacan olmuştu. Sonra her bulduğumuzda hem korkar, hem oynar her bir tanesini sopayla dürtüp püskürtürdük. Benim hayal meyal aklımda kalan koku hafızamla; acı kavunun salatalığı andıran biraz daha buruk taze temiz bir kokusu vardı kendine has. İşte bu parfümde bu kokunun esamesini alınca beni eskilere, çocukluğuma götürdü. 


Evet, okurken salatalık, acı kavun ve losyon kokusu çok çekici gelmeyebilir. Ama nedense ben gayet beğendim tenimde. Farklı kokuyor. Orjinal bir açılış. Peki sonra? İlk sıkmanızdan yaklaşık 20 dakika geçtikten sonra mandalinanın tatlı ekşiliğiyle bezeli güzel feminen çiçek kokuları geliyor. Yasemini pek almadım daha ziyade kremsi beyaz gülü alıyorsunuz ve diğer kalan alternatif de ıtırşahi olmalı. Kendisini yetiştirmede başarısız olduğumdam kokusuna hakim değilim. Menekşemsi bir koku. Benim elimeki örnekte biber notası yok gibi. Fesleğen ise varla yok gibi, daha doğrusu diğer notalarla karışımı işte bu losyonsu, salatalıksı kokuyu verebiliyor olabilir. Ama ben koklayıp da ha bunda fesleğen var diyemiyorum. 


İlk açılışın ardından gelen bu asidik feminen çiçekler de kokuya ikinci bir boyut katıyor. Bu aşamada hafif bir feminenleşme olsa da aman aman değil. Bir erkeğin kullanamaması için hiç bir neden görmüyorum. Aksine bu tip koku kombinasyonuna sahip belki pek çok kadın parfümü çıkabilir ama erkek parfümü olarak düşündüğümüzde bence çok orjinal kalıyor. Sürekli birbirinin aynı tatlı oryantaller, amber, misk, öd kokularındna sonra şu içinde bulunduğumuz yağmurlu serin bahar günlerine tam uyuyor. Alttaki harmanda  sandal ağacını ben almadım tenimde. Kestane odununun da kokusundan emin değilim, ama net bir odunsuluk olmadığını belirteryim. Kokunun özeti; salatalıksı, acı kavunsu losyon ve sonrasında bunlara eşliğe başlayan mandalina bezeli tatlı çiçek kokuları diye düşünün. Çok duru, temiz, şeffaf bir koku. Böyle duru temiz olup da 3. sınıf çamaşır detarjanı gibi kokmayan azıcık da karakterli koku bulmak bu kadar zorken ben bu parfümü gayet beğendim. 

Özetle; harika olmayan ama kendine has farklı ve güzel bir parfüm. Kokusu belki herkesin hoşuna gitmeyebilir, sürekli üst kalite parfümlere alışmışlar biraz basit bulabilir, ama benim gibi tekdüze koku karakteristiklerinden bıkmış birisiyseniz bu değişiklik size bir süreliğine ilaç gibi gelebilir. 


Kokunun fark edilirliği başarılı. Tene yakın kalmasına ve bağıran bir harmanı bulunmamasına rağmen en azından 1-2 saat her esintide kendini belli edebiliyor. Bir rüzgar esse, kolunuzu şöyle bir hareket ettirseniz hemen burnunuza vuruyor. Kalıcılık tene göre çok değişken. Benim tenimde 3 saat kadar kaldıktan sonra uçarken, bir kadın teninde 12 saat sonra bile hafiften kokusunun kalabildiğini gördüm. Tabi bu bir istisna olacaktır, o yüzden kalıcılık için ortalama diyelim. Yaş grubu her yaşa uygun, her cinse uygun, her mevsime uygun. Enerjik günlük aktivitelere de uyum sağlar, özel günlere de. Ama bence en çok serin, yağmurlu ilkbahar günlerine yakışıyor. Bulması oldukça güç bir parfüm. Belki incelememden sonra bazı gitti satıcıları getirmeyi düşünürler. Özellikle aranacak seviyede kapasiteli bir parfüm olmamakla beraber, eğer bulursanız bir farklılık adına denemenizi önerebileceğim hoş bir ürün.

7 yorum:

  1. Selamlar..
    Müzik listenizde olan 29 no'lu şarkıyı ve şarkıcıyı sizden rica edebilir miyim?

    YanıtlaSil
  2. Özgün Bey unuttunuz bizleri

    YanıtlaSil
  3. üstad nerelerdesin.yok mu yeni yazı.merakla bekliyoruz.

    YanıtlaSil
  4. Merhaba Lord'um. Özlemişiz seni gerçekten. Eline sağlık. Bizleri boş bırakma böyle 😁

    YanıtlaSil
  5. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. merhaba bu parfümü arıyordum heryerde nereden alabılırm yardımcı olur musunuz?

      Sil